15 Ocak 2015 Perşembe

9. SINIFLARIN EVP KAPSAMINDAKİ KOMPOZİSYONLARI




KEMAL BERK ÜNAL

İnsanlar doğdukları andan itibaren bir takım haklara sahiptirler.Özgür Düşünme ve Özgür yaşam bunlardan birkaçıdır.Hayatı boyunca özgür yaşamış insanları bir kafes içinde tutarcasına düzeltmeye çalışmak.O insana zulüm etmekten başka bir şey değildir.

Özgürlük herhangi bir şeye bağlı kalmamak,dilediğini dilediğin zamanda yapabilmektir.Özgürlüğe alışmış bir insanı veya topluluğu kısıtlayamayız.Çünkü köleliğe boyun eğmezler.Hayatları boyunca eğmedikleri için bu onlarda haksızlık olarak algılanır.Aslında haksız da sayılmazlar.Çünkü hür yaşamak çok güzel bir şeydir ve her insan hür yaşamaya çalışır.Örneğin;Okuduğumuz kitapta’’mankurt’’ isimli yaratıklar insanları yakalayıp başları kazınır ve ıslak deve derisi ile sarılarak işkence edilir ve geçmişlerini unutmaları sağlanır.Köleliğe alışmalarına yardımcı olan bu olay insan hayatı için gerçekten çok kötü bir olaydır.Şahsen bir insanın geçmişini unutturmak o insana yapılacak en büyük kötülüktür.Bir başka örnek;’’Kuşu altın kafese koymuşlar ‘ah vatanım,ah vatanım’ demiş’’ Atasözümüzde herhangi bir canlının hiçbir koşul altında özgürlüğünün kısıtlanmayacağını açıklamıştır.Misal bir insanı içi aklımızın hayalimizin alabileceği her şey ile dolu bir odaya kapatsak insan bir süre sonra orada sıkılmaya başlar ve dışarı çıkma isteği olur.Başka insanları görmek biraz sosyalleşmek ister.

Bu yüzden özgürlük insanın sahip olduğu en güzel duygudur.Özgürlüğümüzü kısıtlayacak veya özgürlüğümüzün önüne geçecek kişilere kim olursa olsun izin vermemeliyiz ve özgürlüğümüz için mücadele etmeliyiz.

 ‘’BEN EZELDEN BERİDİR HÜR YAŞADIM HÜR YAŞARIM’’




BAHAR ARSLAN


Hür Yaşamak ve Köle Olarak Yaşamak
Hür olmak genel haliyle özgürlük ve hürriyet, bağlı ve bağımlı olmama, dış ve iç etkilerden bağımsız olma, engellenmemiş olma halini dile getirmektedir. Birey olmak hür olmaktır. Marcel Conche ‘’hür ve özgür olmayı’’ şu şekilde tanımlar: ‘’ Özgür irade hiçbir şey tarafından belirlenmeksizin kendi kendini belirleme gücüdür.’’ Bir insanın hür yaşaması mutlu ve huzurlu olmasını sağlar. Şuan biz de kendi özgürlüğümüzü savunarak bazen büyüklerimize karşı geliyoruz.
Kölelik ise bir
insanın başka birinin malı ve mülkü olmasıdır. Bu kişiler özgür değildir ve asla itaat ettiği insanın sözünden çıkamaz. Vauvenargues kölelikle ilgili şöyle der: ‘’ Kölelik insanı alçaltır, o kadar ki ona köleliği sevdirir.’’ Köle bir kişi birey olma değerini kaybetmiştir.
Mesela ‘’Gün Olur Asra Bedel’’ kitabında bahsedilen mankurtlar bir çeşit köledir. Juan Juanlar Mankurtları bazı işlemler sonucu öz benliğini yitirerek kendisini kimliksizleştiren Juan Juanlar’ın kuklası haline gelmiş bir zavallı insan tipidir. Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak Güneş altında bırakılır. Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri başı mengene gibi sıkar ve inanılmaz acılar vererek aklını yitirmesine neden olur. Böyle bir kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye dönüşür. Kitaptaki karakter öz annesini bu yüzden tanıyamamış ve onu hiç bir şey hissetmeksizin öldürmüştür.



HULUSİ KORKUT

 Hür Yaşayana Zordur Kölelik 

“Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlal vardır.” Hiçbir özgür millet, insan hatta hayvan bile köleliğe alıştırılamaz. Yerde duran herhangi bir kuşa doğru bir adım attığınızda bile havalanacaktır. Bu bir içgüdüdür. Hür yaşama içgüdüsü…
Hür yaşama aslında birçok şey ifade eder. Dışarı çıkıp özgürce dolaşabiliyorsak, yaşadığımız yerde kendimizi evimizde hissediyorsak, can güvenliğimizden eminsek, güvende hissediyorsak ve en önemlisi hayatımız hür yaşama hayalleriyle geçmiyorsa özgürüz demektir. Çünkü insanlar hapse düşene kadar hür yaşama hayali kurmaz.

Tarihe dönüp baktığımızda çıkan savaşların neredeyse hepsi özgürlük uğrunadır. Tarih boyunca kendine köle arayan devletler ile köle olmak istemeyen milletler karşı karşıya gelmiştir. Özellikle bizim milletimizde hür yaşama isteği çok büyük bir yere sahiptir. İlk Türk Devletlerinden Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar atalarımız bağımsızlık için mücadele etmiştir. Milli Mücadele’nin kazanılmasında bu ruh en etkili sebeptir. Bu bağımsızlık isteği ya da ruhu dini,dili,ırkı,milleti ne olursa olsun her insanın içindedir. Dünyanın her yerinde her zaman da böyle olmuştur ve olacaktır. İngiltere’nin sömürgesi altındaki Amerikalılar da uzun süren mücadeleler sonucunda bağımsızlıklarını kazanmışlardı. İngiltere uzun süre bağımsız yaşayan Amerika yerlilerine üstünlük sağlayamadı. Bunun haberini alan diğer sömürge altındaki milletler de köleliğe daha fazla dayanamayıp isyan ettiler. Onlar da köleliği kabul etmeyip bağımsızlıklarına kavuştular.



Mustafa Kemal’in de söylediği gibi “Ya istiklal, ya ölüm!”





KUTLUHAN KURT

Özgürlük ve Kölelik...
Özgürlüğe alışmış bir insan köleliğe rahat rahat alışamaz. Bu doğru bir cümledir. Tam tersi de doğrudur ( Köleliğe alışmış bir insan özgürlüğe alışamaz. ) Cengiz Aytamatov’un yazmış olduğu kitap Gün Olur Asra Bedel de ( 109.sayfa ) Sarı-Özek e gelen yeni 3 işçi 48 saat boyunca aralıksız çalıştıkları için ‘Tutsak mıyız biz? Tutsaklara bile dinlenme, yatma izni verilir’ demişlerdi. Giderken bir de Sarı-Özek’e küfürler savurarak, lanetler okuyarak gitmişlerdi. Tam tersi için de örnek var. Juan-Juan ların güçlü esirlerini mankurt yapmak için onları 5-6 gün güneşte başlarında soğumamış deve derisi geçirip bekletirler ve onları mankurt ( bir nevi köle ) yaptıkları yazıyor. Bu süreye dayanabilenler her şeylerini unutuyorlar. Ve öyle bir köle oluyorlar ki, anne babalarını hatırlamıyorlar. Efendileri için anne babalarını öldürebiliyorlar. Mesela Nayman Ana nın çocuğunu mankurt yapmışlar, Nayman Ana onun özgür olması için anne şefkatini kullanmasına rağmen efendisi ona ‘Senin annen yok! O senin başındaki deriyi çıkartmak için öyle söylüyor.’ deyince mankurt olmuş genç ona inanıyor ve gözünü kırpmadan annesini öldürüyor. Neden, çünkü o bir köle. Kendisi özgürlüğe alışamıyor. Mesela bu devirde bir ülkeye kölelik gelse, herkez ne saçma, anlamsız der. O ülkede yaşayanlar da ‘Bu devirde başımıza kölelik mi çıktı’ gibi şeyler der. Kısaca özgürlüğe alışan bir insan, köleliğe rahat rahat alışamaz.



ARDA ARNAS

Hür ve özgür
Hür olan insanın köleliğe alışması gerçekten çok zor neredeyse imkansızdır.Mesela ilk olarak ‘’Hür’’ kelimesinin anlamını inceleyelim. Genel haliyle, özgürlük ve hürriyet, bağlı ve bağımlı olmama, dış ve iç etkilerden bağımsız olma, engellenmemiş olma halini dile getirmektedir. Şimdi buradan yola çıkacak olursak birey olmak özgür olmaktır.Çünkü birey hür değilse ve dışarıya bir bağımlılığı varsa kendi değildir buda kişi bireylikten çıkarır. Marcel Conche “hür ve özgür olmayı” şu şekilde tanımlar: “Özgür irade, hiçbir şey tarafından belirlenmeksizin kendi kendini belirleme gücüdür.”Yani özgür , hür olmak kendimizi belirleme gücüdür.Şimdi bir de köleliğin tanımına bakalım. Eski çağlarda, çalıştırılmak üzere yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp hürriyetlerinden yoksun edilen ve alınıp satılabilen kimselere köle denir.Kölelik her ne kadar insanlığa ters bir kavram olsa da tarihte çok büyük yeri bulunmaktadır.Okuma kitabımız ‘’Gün Olur Asra Bedel’’ de olduğu gibi.Kitaptan örnek verecek olursak , yine bir köle olan Mankurtlar’dan bahsedebiliriz.Tanımı : Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köle. Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak Güneş altında bırakılır. Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri başı mengene gibi sıkar ve inanılmaz acılar vererek aklını yitirmesine neden olur. Böyle bir kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye dönüşür.Şimdi iki kavramı da incelemiş bulunmaktayız.Karşılaştıracak olursak hür olan insanların kendine özgü düşünceleri olduğunu daha yaratıcı davranış ve düşüncelerinin olduğu açıkça ortadadır.Bir çok önemli insan özgürlük hakkında yorumlar yapmıştır , mesela : Düşüncenin ,isteğin ve iradenin olmadığı yerde özgürlük olmaz;fakat özgürlüğün olmadığı yerde düşünce,istek ve irade sözkonusu olabilir.
JOHN LOCKE
Hiç kimsenin benim haklarım ve özgürlüklerim üzerinde;benim de başkalarının özgürlükleri üzerinde hakkım yoktur.
RİCHARD OVERTON
Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve her kuruluşun anası özgürlüktür.
ATATÜRK
Söylediklerini onaylamıyorum,fakat ölümüne de olsa ,konuşma hakkını savunacağım.
VOLTAİRE



HELİN İDEM

 ÖZGÜRLÜK

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olmasıdır. Birçok kölelik çeşidi de vardır. Günümüzde pazarda satılan kölelik kavramı olmasa bile “modern kölelik” çeşitleri yaşamımızın her alanında hala mevcuttur. Cinsel kölelik, Ekonomik kölelik, Meshepsel kölelik vb. yüzünden günümüzde milyonlarca insan hala acı çekmekte, ve yaşamları pahasına özgürlükleri için mücadele etmektedir. İnsanların duygularının, düşüncelerinin, onurunun önemsenmeyip koşulsuz şartsız itaate zorlanmak… Bunun tam tersine özgürlük kişinin diğer bireylerin haklarına saygı duyduğu sürece istediği gibi davranabilmesi, düşüncelerine saygı duyulması, nerede kiminle ne yapacağına kendi karar verebilmesi durumudur. John Stuart Mill 1859 yılında basılan “Özgürlük Üstüne” isimli denemesinde topluma, azınlıkta kalan düşüncelerin bastırılmaya çalışmasından duyduğu kaygıyı anlatmaya çalışmış ve kesin müdehalesizlik anlayışını savunmuştur. Bu konuda birçok yazar, devlet adamı gibi kişilerin de yazıları, sözleri bulunmaktadır. Mesela “Bir kandırma ve yanılgının etkisi altında olmasalar insanlar asla özgürlüklerinden vazgeçmezler.” Edmund Burke’nin yaptığı konuşmadan bir parçadır. Herkesin de farında olduğu üzere özgürlük asla kısıtlanabilecek, ortadan kaldırılabilecek bir şey değil, bir yaşam tarzıdır. Sizce hayatı boyunca hür yaşayan biri köleliğe alışabilir mi? Bırakın hayatı boyunca hür yaşadıktan sonra köle olmasını, isterse doğduğundan beri köle olsun. Kölelik alışılabilecek, katlanılabilecek bir süreç değildir. Bu yüzyılda bırakın insanların özgürlüklerindeki en ufak bir müdehale bile kabul edilemez.



EGE BERKSOY

 ÖZGÜRLÜĞÜN ÖNEMİ
 Özgürlük, insanların birinin yönetimi ya da sınırlaması olmadan istediğini yapabilmesi seçebilmesi söyleyebilmesi düşünebilmesi durumudur.
Özgürlüğün biz insanlara sağladığı birçok kolaylık, rahatlık vardır. Bunlar ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, din özgürlüğü ve en önemlisi düşünce özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü insanların birbiriyle serbest bir biçimde iletişim kurmasını sağlar. Basın özgürlüğü insanların gazeteler ve haberler yardımıyla ülkesinde ve dünyada olan olaylardan haberdar olmasını sağlar. Yazarların serbestçe halkı bilgilendirmesini sağlar. Din özgürlüğü insanların istediği dine inanabilmesi ve isterse camide isterse kilisede yani dilediği yerde inandığı dine göre ibadet olayını gerçekleştirebilmesini sağlar. Düşünce özgürlüğü ise insanların kimsenin baskısı altında kalmadan istediğini düşünebilmesi ve düşündüklerini konuşma yazı yoluyla insanlarla paylaşabilmesidir. Özgürlük için yapılmış en önemli şeylerden biride yapılmış savaşlardır. Çünkü insanlar sınırlarını işgal eden ülkelere boyun eğip köle olmaktansa özgürlük için savaşıp ölmeyi tercih etmişlerdir. Buna örnek vermek gerekirse geçmişte Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde bir Kurtuluş Savaşı yapılmıştır. Bu savaş ülkemizin bir kişiden veya bir gruptan emir almayacağını kanıtlamak ve özgür olmamız için yapılmış bir savaştır.
Özgür olmak çok büyük bir ayrıcalıktır. Bazı toplumlar yani özgür olmayan veya köleleşmiş toplumlar belki de asla özgür olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemeyeceklerdir. Özgür olan toplumların da özgürlüğe önem vermesi lazımdır çünkü eğer özgürlüklerini kaybederlerse çok büyük sorunlar yaşayacaklardır


 DOĞUKAN SEÇER

Konu: Hür yaşamaya alışanlar köleliğe kolay kolay alışamaz.


Genel haliyle, özgürlük ve hürriyet, bağlı ve bağımlı olmama, dış ve iç etkilerden bağımsız olma, engellenmemiş olma halini dile getirmektedir. Birey olmak özgür olmaktır. Hürriyet ‘in kelime anlamı bağımsız okmaktır. Hür olmak özgür bir ruh yaratır. İnsan hürriyeti üç esas üzerindedir. Vicdan,düşünce ve söz hürriyeti.

Yaşamın her anında, hür yaşamak en güzel olanıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenlere yaptığı hitabında “Fikri hür,vicdanı hür ve irfanı hür “ nesiller yetişmeyi tembih etmiştir. Ama bazen gerek millet olarak gerekse bireysel olarak hür yaşamamız elimizden almaya çalışabilirler. Bilmeliyiz ki hürriyeti elinden alınmış toplum veya birey yok olmaya mahkum olmuştur. Ama insanoğlu özgürlüğe çabuk alıştığı gibi köleliğe kolay kolay alışamaz. Düşünün bir gününüzü bir başkasının istediği gibi yaşamak zorunda kalsak ne yapardık. Belki ilk gün önemsiz gibi düşünürdük. Ama bu sürekli hala geldiği zaman önce beynimizde sonra bedenimizle isyan ederdik. Kölelik öyle basite alınacak bir şey değildir. Sürekli emir almak, itaat etmek ,hizmet etmek kolay değildir. Çünkü özgürce hesap vermeden kendi bayrağımızın altında yaşamak en güzel hürriyet şeklidir. Dinini ,gelenek ve göreneklerini ve kendi kültürümüzü rahat ve huzurla yaşamak varken neden köleliği seçelim. Yıllarca süren savaşlar, bu vatan uğruna dökülen kanlar hep hür yaşamak içindir. Biz bu vatanı kolay elde etmedik. Çanakkale şehitlermizi unutmadık. Baytağımızın al renginin şehitlerimizin kanı olduğunu unutmadık. Mehmet Akif her dörtlüğünde kelime kelime , satır satır bizi ve bu vatını mısralarında nasıl güzel anlatmıştır.

Bu vatan kolay kurulmadı . şehitlerimizin kanıyla dolu bu topraklar üstünde özgürce yaşamak hepimizin hakkıdır. Kardeşlik ve hoşgörü içerisinde birbirimizin kişisel sınırlarını aşmadan yaşamak en güzelidir. Bana göre en güzel söz”BEN EZELDEN BERİDİR HÜR YAŞADIM ,HÜR YAŞARIM”





EMRE KILÇIK

ÖZGÜR YAŞAYAN BİR İNSAN KÖLELİĞE ALIŞABİLİR Mİ ?

Özgür yaşayan bir insan köleliğe alışabilir mi?Bence hiçbir insan köleliğe alışamaz,köle olarak doğmuş bir insan bile köleliği sevmez.Gün olur asra bedel kitabında mankurt adı verilen işkence yolu ile hafızaları silinmiş köleler vardır ve onlar diğer kölelerden daha değerlidir çünkü onlar başka hiçbirşey bilmezler başka bir hayat istemezler ama eskiden özgür olan (ve bunu hatırlayan) köleler ise köleliği istemez ve kaçma fırsatı kollar boş bırakılamazlar.Buradan özgür yaşayan birinin köleliğe ya hiç ya da çok zor alışacağını anlarız.
Kimse köleliğe alışamaz,kimse özgürlüğünü kaybetmek de istemez.Bir kurt ile köpek ile ilgili bir masal vardır aç aç yemek arayan bir kurt bir köpeğe rastlar ve köpek çok güzel bir yemek yiyordur.Köpeğe onu nerden bulduğunu sorduğunda köpek sahiplerinin olduğunu ve onların kendisini beslediklerini yıkadıklarını çok iyi baktıklarını hatta kurda isterse gelip kendisi gibi yaşayabileceğini söyler.Kurt ilk başta sevinir sonra köpeğin boynundakini fark eder ve onun ne olduğunu sorar.Köpek ise bunun sadece hizmetlere karşılık sahiplerinden izinsiz bir yere gidememesi için olan bir tasma olduğunu söyler.Bunu duyan kurt özgürlüğünden vazgeçmektense aç aç dolaşmayı tercih edeceğini söyler ve oradan ayrılır.Kimse özgürlüğünü para,yemek,hizmet karşılığında vermez.





BURHAN BEREKETOĞLU


Hür yaşayan bir canlı kölelikte yaşayamaz.

Hür Adam
Bağımsız devlette demokrasi ile yaşayan bir insan düşünelim düşündüğümüz insanı birden başka bir devlette düşünelim ama bu devlet bağımlı olan köleleştirilmiş, sömürülen bir devlet olsun. Bu devlete, bu adamı koyduğumuz zaman adam örgütler kurabilir, intihar edebilir, insanları ayaklanmaya sürükleyecek provokasyonlar yapabilir çünkü; bu adam bağımsızlığa alışmıştır ve bağımsızlığından vazgeçmez.

 Kitabımızda yer alan Boranlılı Karanar çok küçükken özgür bir deveymiş. Büyüdüğünde, Yedigey'in eline geçtiği ilk zamanlarda, bir yere bağlanmanın, bağımlı olmanın ne olduğunu bilmiyordu. Hep özgür yaşayan bir deve olan Karanar, bir yere bağlandığını fark edince kaçmıştı. Özgürlüğünün peşinden koşmuş, kendini güvende hissetmemişti.
Birde Mankurt'lar vardır bu insanlar beyinleri yıkanmış, hafızası gitmiş insanlardı. Bu insanların beynini yıkamak için onların saçlarını kesiyorlar, saç köklerini teker teker söküyorlar ardından kafalarına deve derisi geçiriyorlardı. Böylece bu insanlar bu acıdan ya ölüyor ya da hafızalarını kaybediyorlardı. Hatta Mankurt Colaman annesi olan Nayman Ana'nın annesi olduğunu unutmuş ve annesini öldürmüştür. Mankurt Colaman'ın yaptıklarını düşünecek olursak eğer ''Hür yaşayan bir canlı kölelikte yaşayamaz.'' sözü tam ters açıdan da geçerlidir. Bu demektir ki köle olan bir canlı hür yaşayamaz ve denilenleri yapar.
Kimse bağımsızlık hakkını bir insandan alamaz demek çok doğru olur bu yolda çünkü; eğer bağımsızlığınız gittiyse ayaklanma çıkarırsınız. Mankurt Colaman gibi beyniniz yıkanmadıysa, yıkandıysa eğer zaten robot olmuşsunuz demektir. Dünya'ya onların size baktırmak istedikleri açı dışında bakamazsınız. Normal bir durumda köle olan bir insana kaç deseniz de kaçmaz, hür olan bir adama bağlan deseniz de bağlanmaz.

 Kimse beyni yıkanmadan ve zorla yaptırılmadan, hatta bazı durumlar da canı pahasına olsa da özgürlüğünü bırakmaz. William Wallace özgürlük adına bir sürü savaş ayaklanma yapmıştır. Köle arkadaşları olmasaydı, İskoçya'yı ölmeden önce kurup İngiliz Krallığı'nı yıkacaktı. Sonucunda kaybetti ama, idam edilirken son sözü ''Özgürlük!'' oldu. Çocukluğunda William Wallace babasından dolayı hep özgür yaşadığından dolayı İskoçya ele geçirildiğinde de özgür yaşamak istemiş ve ülkesini kurtarmaya çalışmıştır.
Sonuç olarak, kimse hür yaşamından kölelik yaşamına geçmez. Kölelikle yaşamaz, yaşayamaz.





GÖZDE ÇAKMAK



ÖZGÜRLÜK BAĞIMLILIK YAPAR
Soru: Hür yaşamaya alışan köleliğe kolay kolay alışamaz.
Düşünsene elinden alınmış tüm hakların. Birine ya da bir aileye bağımlısın. İzin almak zorundasın, ne derlerse yapmak zorundasın. Kendi anne babana bile rest çekebiliyorken bunun olduğunu düşünmek bile zor.
İnsan doğası gereği özgürlüğüne düşkün bir canlıdır. İlk çağlardan beri süregelmiş özgürlük için, hak için savaşlar. Özgürlük olmadan yaşamak, aslında evet köle toplumlar köle insanlar da var. Yok değil. Ancak bunu şu an bizim kabullenmemiz imkansızdır. Kölelik tanım olarak; birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse demektir. Özgürlük ise; birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. Birbirinin zıttı iki kavram. Özgürlüğe alışmışken köleliği kabullenmek çok zor olacaktır. Özgürlük, bir insan için temel ihtiyaç gibidir. Neredeyse her şeyi yapması için özgürlüğe ihtiyaç duyar. Bir insanın istediği gibi düşüncesini paylaşabilmesi için bile özgürlüğe ihtiyaç duyar. Peki köle nedir? Sahibinin dediklerini sorgulamadan uygulayan kişi. Sizce her aklına gelen düşünceyi çekinmeden söyleyen biri, istediği gibi davranan biri sadece bir kişinin sözüne bağlı yaşayabilir mi? Tabi ki hayır. Bir zaman sonra o kişi delirir hatta bu intihara kadar bile gidebilir.

Sonuca gelirsek, özgürlük bir insan için bağımlılık gibi bir şey. Ona bir kere alışırsan bir daha ondan vazgeçmen neredeyse imkansızdır.



MELİS KIZAK


 HÜR YAŞAMAYA ALIŞAN KÖLELİĞE KOLAY KOLAY ALIŞAMAZ

 Özgürlük; her hangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme ya da davranma, her hangi bir koşula bağlı olmama durumudur.
Özgür İnsan bir bireydir. Asla kul ya da köle değildir. Demokratik ve modern ülkelerde, insanlar özgür bireylerdir. İnsanların özgürlükleri ve hakları yasalarla teminat altına alınmıştır. Oysa demokrasiye geçememiş, gelişmemiş ülkelerde insanlar köle gibidir. Örneğin; bugünkü Ortadoğu ülkelerinde monarşik devlet düzeni bulunmakta olup, insanlar kendilerini yönetecek kişileri seçme hakkına sahip değildirler. Halen demokratik anlamda halkın seçtiği milletvekilleri ve başbakanı bulunmayan bu ülkeler eski Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gibi monarşi ile yönetilmektedir. Yönetim babadan oğula geçmekte, ülkeler dini ve etnik ayrım temeline dayalı olarak yönetilmektedir. Bu ülkelerde yaşayan insanlar asla özgür değildir. Seçme – seçilme, kendini yönetecek insanı seçme hakkına sahip değildir. Oysa gelişmiş ülkelerde hukuk düzeni , insanların birey olarak özgürlüklerini teminat altına alır. Gelişmiş bir anayasal düzen, insanları daha özgür bireyler yapar. Oysa bugünkü Ortadoğu toplumlarında kadınlar oy kullanamaz, araba kullanamaz, iş yaşamında varlık gösteremezler. Örneğin; Monarşiyle yönetilen İran’da kot pantolonu giyen kadınlara devlet tarafından dayak atılmaktadır. Bu ülkede yaşayan insanlar köledir. Mahkemeler, bağımsız değildir. Monarşik bir düzende insanlar köle olmaya mahkumdurlar. Bu gün Arap ülkelerinin çoğunda, toplu sözleşme, gösteri yapma, sendikalaşma, dernek kurma gibi demokratik haklar kullanılamamaktadır.

 Gelişmiş bir Avrupa ülkesindeki özgür bir bireyi Ortadoğu’daki demokrasisi gelişmemiş bir ülkede yaşamaya zorlasak kesinlikle mutsuz olur. Bu özgür bir insanı köle yapmamıza benzer. Doğa’da hür yaşamaya alışmış özgür bir kuşu, kafeste esir olarak tutmamıza benzer Gelişmiş ülkelerde, insan hakları ve demokratik haklar, insanı birey yapar. Demokrasisi gelişmemiş ülkelerde ise insanlar mutsuz birer köledir. Bu nedenle daha özgür bireyler olmamızı sağlayan, kölelik düzenine son veren Atatürk ve modern Türkiye Cumhuriyeti’ne çok şey borçluyuz.



BERKE BAYLAN


 Hür yaşayan köleliğe alışır mı?
Sizce hür yasayan bir insan köleliğe alışabilir mi? Bu soruyu sormak bana çok saçma geliyor bir insanın elinden özgürlüğünü almak onun elinden her şeyini almaktır. Kitpta bahsedilen kölelik mankurtluktur zaten yazarın bu kitapta verdiği mesaj ‘insanları mankurt olmaktan kurtaralım’dır. Mankurt - Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köle olarak geçer yani Mankurt bazı işlemler sonucu öz benliğini yitirerek kendisini her istenen şeyi sorgusuzca yapan, kimliksizleştiren, düşmanının kuklası haline gelmiş bir zavallı insan tipidir. İnsanları köleleştirmek onları kendinden, benliğinden, hür yaşamaktan alıkoymaktır. Şöyle bir söz vardır bilir misiniz? ’kuşu altın kafese koymuşlar illede vatanım demiş.’ ne kadar doğru ve güzel bir söz değl mi? Hangi insana sorsanız sorun hiçbir insan köle olarak yaşamak istemiyecektir çünkü onun elinden özgürlüğünün alınması onun hiçbirşeyi kendi isteğince yapamamasını sağlayacaktır. Bunuda kimse istemez. Bizim en önemli yasal haklarımızdan olan yaşama hakkı ve temel özgürlüğümüz olan özgüryaşamak bu konuyu desteklemektedir. Yani kendi dilediğin gibi kimsenin emri altında olmadan yaşamaktır. Hiçbir insan köle olarak yaşayarak, sorgulamadan itaat ederek hiçbir şekilde mutlu olamazlar. İnsanlık için özgür olmak çok önemlidir hatta insanlar özgürlüklerini korumak için her zaman dünya tarihince özgürlüklerini savunmuşlardır. Dünyadada savaşlar bu yüzden çıkmaktadır. Bu yüzden insanlar katledilmektedir bütün bunların hepsi insanların özgürlüğünü korumak içindir.





SERAY TOPRAKSU

HÜR YAŞAMAYA ALIŞAN KÖLELİĞE KOLAY KOLAY ALIŞAMAZ
Hür yaşamaya alışan köleliğe kolay kolay alışamaz çok doğru bir laf. Mesela siz hep özgürsünüz hep hür yaşıyorsunuz bir anda biri size dese ki artık bağımsızlığınızı, özgürlüğünüzü kısıtlayacaksınız herhalde bu duruma kolay kolay alışamazdınız. Gene aynı şeyleri yapmak isteyecektiniz. Buna en iyi örnek okuldur mesela. Yaklaşık üç, üç buçuk ay tatilden sonra okula ve derslere başlıyoruz. Tatilde her istediğimizi yapıyorduk örneğin geziyorduk, arkadaşlarımızla eğlenip şakalaşıyorduk… Ama şimdi o üç, üç buçuk ay tatilden sonra okul tam bir eziyet. Okula, derslere, kurallara, arkadaşlarımıza, öğretmenlere alışmak bile en az üç dört haftamızı alıyor. Ama gene biz kuralları çiğnemek istediğimizi yapmak istiyoruz. Yani anlıyoruz ki hür yaşamaya alışan köleliğe kolay kolay alışamaz. Mesela buna kitaptan bir örnek verelim. Kitabın bir bölümünde : “Karanar arada bir öfkeli öfkeli böğürüyordu. Başına buyruk olmayı seven dev bir deve idi o. Öbür develerle birlikte iki üç kere kuyudan su içmeye gelişi dışında gece gündüz bütün hafta otlakta kalırdı. Şimdi de bağlı durmayı istemiyor, koca ağzını açıp dişlerini göstererek bağır bağır bağırıyordu. Eski meseldi “ Bu örnek de bize hür yaşamaya alışan birinin kolay kolay köleliğe alışamayacağını anlatıyor. Mesela köleliğe alışmış biri hür yaşamaya rahat rahat alışabilir ama hür yaşamaya alışmış biri köleliğe kolay kolay alışamaz çünkü hür yaşarken her şeye sahibizdir yani buna şöyle diyebiliriz ki fakir biri zengin olmaya kolay bir şekilde alışabilir. Ama zengin biri fakir olamaya alışamaz çünkü her şeyini kaybetmiştir ve o sahip olduğu zenginlik artık yoktur.







EZGİ ARI

Özgürlüğün Önemi
Özgür yaşamaya alışmış bir canlı köleliğe alışabilir mi sence? Bence alışamaz söz konusu dâhi bile edilemez şimdi bu yazımda size bunu kanıtlayacağım.
Özgür olmak çok kutsal bir histir bana göre. Özgür olursan nerdeyse istediğin her şeyi yapabilirsin. Örneğin: ağaca çıkmak, saatlerce koşmak vb. Sen böyle bir canlıyı alıp kölen yapmaya kalkarsan o canlı ayak uyduramaz. Başka bir örnek olarak da size kuş ve kralın hikâyesini yazmak istiyorum. Bir gün kral ve en yakın yaveri bir doğa gezisine çıkarlar. Gezide kral çok güzel bir kuş görür. Kral o kuşa hayran kalır çünkü hayatında hiç bu kadar güzel renkleri olan ve güzel şakıyan bir kuş görmemiştir. Kral bu kuşa sahip olmak ister ve yaverine bir emir verir. Yavere kuşu yakalamasını ve kafese kapatmasını emreder. Yaver her ne kadar istemese de kuşu yakalatır ve bir kafese hapsedip krala götürür. Kral o kuşu odasının en güzel köşesine koyar. Kuşla her gün ilgilenir ama bir terslik vardır. Kuş ne eskisi gibi şen bir şekilde öter ne yemek yer ne de su içer. Kral bu durum için ülkenin en tanınmış veterinerlerini saraya çağırır. Veterinerlere neden güzel kuşum bir şey yemiyor diye sorar. Veterinerler de krala sen bu kuşu doğadan ayırdığın, özgürlüğünü elinden aldığın için ne ötüyor ne yiyor ne de içiyor. Bu durumun tek çaresi onu doğaya geri bırakmaktır diye cevap verirler. Kral bu durumu kabul etmez ve kuşu elinde tutmaya devam eder ve kuş ölür. Hikâyede demek istediğimi anlatabildim mi? Bu hikâyede kafes kuşa göre bir köleliktir ve kuş bununla yaşamaktansa yaşamamayı seçiyor.
Kısacası eğer bir canlının özgürlüğünü alıp onu köleniz yapmanız hiç iyi sonuçlanamaz. Bir şeyi yakaladığınızda onu elinizde tutup tutmamayı iki defa düşünün bence.





BEGÜM ASAYOĞLU


ÖZGÜRLÜK ADALETTEN BAŞ
BİR ŞEY DEĞİLDİR

İnsan için en önemli şeylerden biri özgürlüktür. Mesela “Gün Olur Asra Bedel” adlı kitapta Abutalip Kuttubayev adlı kişi çocukları için eskiden Yugoslav Partizanlarıyla birlikte nasıl savaştığının ve o zamanlar yaşadıklarını yazıyordu. Bir gün orayı teftiş için gelen bir müfettiş onun her gece pencerenin önünde bir şeyler yazdığını gördü ve bunu merak edip Yedigey’e Abutalip’in her gece ne yazdığını sordu ve Yedigey de sanırım Yugoslav Partizanlarıyla birlikte yaptığı savaşları yazıyor diye cavap verdi. Bu müfettiş burada uzun süre kaldığı için Yedigey şüpheleniyordu ve şüphelenmekte haklıydı çünkü ilerde Abutalip’in başını belaya sokacaktı. Bir süre sonra Tansıkbayev adlı kişi Abutalip Kuttubayev’i sorgulamak için Boranlı’ya geldi. Yedigeye Abutalip hakkında sorular sordu. Yedigey Abutalip’in suçsuz olduğunu sadece ileride çocuklarının okuması için kendi anılarını yazdığını söyledi. Ama Tansıkbayev Abutalip’in yazdığı o anılarla ihanet içinde olduğunu söyleyip onu tutukladı. Abutalip ailesinden ayrı kalmaya ve özgürce yaşayamamaya dayanamayıp kısa bir zaman sonra kalp krizinden öldü. Başka bir örnekte Kazangap’ın babasıdır. Bir zamanlar Kazangap’ın babasını onun “kulak” olduğunu söyleyip sürgün etmişlerdi. Ancak daha sonra babasının “kulak” olmadığı ortaya çıktı ve onu serbest bıraktılar. Kazangap’ın babası memleketine gitmek üzere yola çıktı ancak yolda öldü. Kazangap’ın babasının en önemli ölme sebebi de özgür olamayıp köle olarak yaşamasıydı. Bu örneklerden anlaşıldığı üzere insanların sahip olduğu en önemli şeylerden biri özgürlüktür. Bir insan, bir millet her şeyini kaybetse bile belki yaşayabilir ama eğer özgürlüğünü kaybederse yaşayamaz. Atatürk’ün “Ben yapabilmek için mutlaka özgür bir ulusun çocuğu kalmalıyım. O halde, ya özgürlük ya ölüm!” sözü de özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu hür yaşamaya alışan bir insanın ya da bir devletin kolay kolay köleliğe alışamayacağının bir kanıtıdır.





























































































































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder