16 Ocak 2015 Cuma

9. SINIFLARIN EVP KAPSAMINDAKİ KOMPOZİSYONLARI



ASENA AYLİN ATLI

ÖZGÜRLÜK VE KÖLELİK
Bağımsızlık bir insanın hür ve özgür bir biçimde, davranışlarını, tutumunu, hiçbir etki ve emir altında olmadan istediği şekilde yapmasıdır. Peki ilk bağımsızlık nedir diye hiç düşündünüz mü? İnsanlar hiçbir zaman köle gibi yaşamak istemezler, köle gibi değilde keyfine yaşamak isterler ve bu herkes için değişmeyen bir istek olup devam etmektedir. Hangi çağda olursak olalım bir insan hür yaşamaya alışmışsa köleliğe asla alışamaz. Mesela çok çok eski çağlarda bir Kral varmış. Herkes ona hürmet edermiş. Fakat zamanla bu Kralın sözü dinlenmemeye başlamış. Yani yavaş yavaş tahtından düşmeye başlamış. Daha sonra bu Kral artık fark etmiş ki Kral değil ve birinin kölesi olmaya başlamış. Fakat bu Kral yıllarca rahata ve düzene alıştığı için köleliğe alışması çok zaman almış. Günümüzde de aynı şekilde sorun ve örnekler mevcut. Ailemizde bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, süpürge, ve tüm ev aletleri rahat ve konforlu çalışabilir bir düzeyde. Fakat eski zamanlarda ne çamaşır makinesi vardı nede süpürgeler. Ev hanımları temizliği kendileri yapardı. Aslında buda insanların zamanla tembelleşmesine neden olmaktaydı. Eski çağlardaki ev hanımlarıyla bu günümüzdeki ev hanımlarını kıyasladığımız zaman arada ki farkı çok net bir şekilde görebiliyoruz. Farz edelim ki annelerimizin elinden tüm teknolojik aletler alınıyor. Çamaşırları elleriyle yıkıyorlar, bulaşıkları elleriyle yıkıyorlar, halıları yıkamacıya göndermek yerine kendileri siliyor. Peki böyle bir durumda buna alışmamız mümkün mü sizce? Bence hayır. Böyle bir şey mümkün değil ve mümkün olamaz. Çünkü bir kere rahata alışmışız, her şeyi pratik yoldan yapabileceğimizin farkındayız. Belki farkında olmasak bu duruma kolaylıkla alışabiliriz. Ama hür yaşamaya alıştığımız için köleliğe kolay kolay alışamıyoruz. Bunun tek sebebi tembellikten kaynaklanıyor. Biz köleliğe alışamayız, çünkü bizim yapımızda yok, çünkü biz bir kere hür ve özgür yaşamaya alışmışız. Eski ev hanımları günümüze gelse onlarda bu rahata alışır ve bir daha eskisi gibi yaşamak istemezler. Peki ya şuan biz ne yapıyoruz? Onca kolaylık ve rahatlık varken temizlikçi tutuyoruz. Buda dediğim gibi zamanla rahata alışıp tenbelleşmekten kaynaklanan bir durum. Peki ya bu temizlikçiler neden birinin kölesi oluyorlar? Çünkü onlarında para kazanmak gibi bir amacı var. Beydaba'nın bir sözü vardır; Kemik parçası bulan bir köpeğin etrafında bir sürü köpek dolaşır. Bu sözde anlatılmak istenen açık mesaj bence şu; Bir insan neden köle olur ki? Bunun bir nedeni vardır. Ya zorla köle olmuştur, yada ulaşmak istediği, elde etmek istediği bir şey vardır. Bizler bu sözü boşuna kullanmıyoruz bir insan amaçsız bir şekilde kimsenin kölesi ve hizmetkarı olmaz. Ama şöylede bir söz vardır ki; Köpeklerle yatan, pire ile kalkar. Burada köle olan bir kişiden bahsediliyor. Diyelim ki rahata alışmamış bir insan günümüzde ki gibi rahatı ve konforu bulmuş, peki bu insan bu rahata alıştıktan sonra eskisi gibi yaşayabilirmi? Hiç sanmıyorum. Değişecek ne var ki kim hür ve özgür yaşamaya alışmışsa, o insan köle olmaya alışamaz.




BERKE KİRACI

HÜR YAŞAMAYA ALIŞAN KÖLELİĞE KOLAY KOLAY ALIŞAMAZ
Hür olmak, ifade bakımından geniş kapsamlıdır. Serbestlik, bağımsızlık, keyfe ma yeşa (dilediği gibi yaşama) gibi anlamlara gelir. Uygulama alanlarına gelince ferdi ve toplumsal, bilimsel ve ekonomi, güç ve zaafiyet gibi alanları kapsar.Fert, her istediğini yapmak ister.Toplum kenetlenince her istediğini yapar.Kölelik ise bir
insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir. Bazı durumlarda uşak ve hizmetçi de köle anlamına gelir. Kadın kölelerecariye denir.Yani kölelik ile hür yaşamak arasında dağlar kadar fark vardır.Bunun bir örneği de siyahilerdir. Siyahî ya da zenci, antropolojide insanların ayrıldığı ırklardan biri. Bu kavram yalnızca belirli milletleri değil, derileri siyah olan tüm insanları kapsar. Batılı devletlerde yaygın olarak kullanılan Afro (Afrikalı) ve Karayipli sözcükleri de zaman zaman Türkçede kullanılır.Hür yaşayanların köleliğe alışamama sebepleri kısaca özgürlüklerinin kısıtlanması ya da direk yok edilmesi,haklarının kaybolması,insanlar tarafından ezilmek ve insanların gözünden hayvanda başka hiçbirşey olarak görülmektir de diyebiliriz.Hür yaşayan insanların köleliğe alışmaları bu yüzden de imkansızdır.


DEREN HIZAL

İnsanları diğer canlı türlerinden ayıran en önemli özelliği düşünebilmesi ve düşündüğünü özgürce ifade edebilmesidir. Yapısı gereği özgür olması gereken insanların dış sebeplerden dolayı köleleştirilmesi ise kolay kabul edilebilecek bir durum değildir. Romanımız “Gün Olur Asra Bedel”de insanın köleleştirilmesi çok güzel anlatılmaktadır.                                                                                                                                     
       Romanın başkahramanı Yedigey, Sovyet Rusya Rejimi’nin baskısı altında kalarak, adaletlerini unutmaya başlamış bir köyde yaşamaktadır. Yedigey geleneklerini unutmayan ender kişilerdendir fakat köy hala Sovyet askerleri tarafından kontrol altında tutulduğu için, rahat bir şekilde geleneklerini yerine getirememektedir. Bunun en basit örneği romanın sırasında ölen arkadaşı Kazangap’ ı adetlerine uygun şekilde gömmemesidir. Mankurtlar, Sovyet Rusya müdahalesinden önce diğer insanlar gibi normal bir hayat sürerlerken, savaş sırasın da işkenceler sonucu hafızasını kaybeden, askerler tarafından işçi olarak çalıştırılan ve ne söylenirse söylensin sorgulamadan yapan insanlardır. Bu romanın kahramanları “hür yaşaması gerektiği halde, köleleştirilen insan“ örneğini çok güzel bir şekilde göz önüne sererler.

Sonuç olarak, yazar Cengiz Aytmatov’un kurgusu karakterleri ve olay örgüsüyle özgür olmanın insanlar için çok önemli ve vazgeçilmez bir şey olduğunu çok güzel bir şekilde gözler önüne sermektedir. Vatanlarından, adet gelenek, göreneklerinden, ait oldukları çevreden, ailelerinden, alışkanlıklarından ve yaşam biçimlerinden çeşitli nedenlerden dolayı zorla koparılan insanlar, mutsuz, etrafına faydası olmayan ve verimsiz bireyler olurlar. Kısacası, hayatlarını hür olmadan, sürgünde geçirmek dini, dili, milleti, yaşı ne olursa olsun, insanlar için oldukça zor bir hayattır.





EMRE ZEREYCAN
"Hür yaşamaya alışan köleliğe kolay kolay alışamaz." sözü ile anlatılmak istenen benim düşünceme göre rahatlık,özgürlük,bağımsızlıktır. Hür ve özgür yaşamayı benimsemiş,sorunsuz yaşayan bir insan emir altında kalarak ya da bir şey yaptırmaya zorlanarak yaşayamaz. Özgürlüğünün kısıtlanarak yaşamakta zorluk çeker. Bu duruma şöyle bir örnek verebiliriz. Bir kuş kafese konulduğunda yaşamakta zorluk çeker. Çünkü kuşlar uçmaya,gezmeye,dolaşmaya ve hür olmaya muhtaçlardır. Özgürlük onlar için yaşamın ta kendisidir aslında. Kim yaşam hakları elinden alınsın ister ki? Özgürlük,bağımsızlık insanların hatta canlıların tümünün doğasıdır. Ama şu da unutulmamalıdır ki hür yaşamak ne kadar güzel olsa da kuralları vardır.Başkalarına saygı duymak,onları önemsemek,değer vermek gibi durumlar bunlara örnektir. Hür olan bir canlıyı kölelik durumuna getirmeye kalkışırsanız alışması çok zor olacaktır. Zaman kaybı yaşayacak,işlerinizi aksatacaksınız. Neden mi? Çünkü;bir canlı,bir insan köle olarak yaşamaya başladığında isteklerini dile getiremeyecektir,kaybedebilecek bir şeyi olmayacak duruma gelecektir,zamanını sadece itaat etmek için harcayacak emirleri yerine getirecektir. Bu canlı doğasına aykırıdır. Canlılar özgür olmak zorundadır. Canlı diye adlandırdığımız varlıklar bir kısıtlama ile yaşamayı benimseyemezler. Bir başka örnek vermek gerekirse;yüzlerce yıl öncelerinde Amerika'da zenci,siyahi insanlara saygı duyulmaz,onlara emir verilirdi.Onlar köle olarak kullanılırdı ve değer biçilip satılırlardı. Oysa ki ne kadar da yanlış bir durum. Çünkü insan saygı duyulmaya mecbur bir canlıdır. İnsanların en büyük hakkı olan "Yaşama Hakkı" da buna bir örnektir. Demem o ki; bir insanın özgürlüğünü elinden alıpta köleliğe muhtaç durumda bırakırsanız işleriniz aksayacak zaman kaybedeceksiniz çünkü hür yaşamaya alışan köleliğe alışamaz.


EYLÜL KÖLÜK
HÜR YAŞAMAYA ALIŞAN KÖLELİĞE KOLAY KOLAY ALIŞAMAZ
Hür yani özgür ve bağımsız anlamındaki sözcük hayatımızda büyük bir öneme sahiptir. Kölelik ise özgür olmanın tam karşıt anlamını ifade etmektedir. Hür yaşamak, kararları bağımsız alabilmeyi ifade ederken kölelik ise başkaları tarafından alınan kararlara uymayı, bağımsızlığın ortadan kalkmış olduğunu göstermektedir.

Bağımsız olarak yaşamak insanın doğasında olan bir kavramdır. Tarihte bağımsızlık veya hür yaşamak için çok fazla direniş verilmiş ve bu amaçla savaşlar yapılmıştır, kanlar dökülmüştür. Ünlü şairimiz Mehmet Akif ERSOY ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım’ diyerek bizlerin tarihteki yaşam stilimizi belirlemiştir. Kölelik bizim millet olarak maruz kaldığımız bir yaşam formu olmamıştır. Bununla birlikte Afrika ülkelerinden 17 ve 18 yüzyılda Amerika’ya getirilerek tarım, sanayi ve diğer alanlarda köle olarak çalıştırılan insanlar uzun süre hür yaşam haklarından mahrum edilmişlerdir. Bu insanların hür olmak için birçok kanlı mücadeleler verdiğini tarih kitaplarından okuyor, belgesel ve filmlere konu olduğunu görüyoruz, izliyoruz. Bununla birlikte Dünya genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle tanınan,
1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Martin LUTHER KING ‘Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var’ diyerek hür yaşamanın önemini belirtmiştir. Buradaki örnekten de anlaşılabileceği gibi yüzyıllar boyunca köle olarak yaşayan Afrika yerlileri bu kadar uzun süre içerisinde bile, köle olarak yaşam sürmemiş atalarının Afrika’da yaşadıkları gibi hür olarak yaşamak için mücadele etmişlerdir. Nitekim ABD başkanı Barack OBAMA siyahidir ve hür yaşam ilkelerini benimsemiş, hür yaşamın önemini bilen bir siyaset adamıdır.

Ben hayvanat bahçelerine gitmeyi hiç sevmem. Orada bulunan zürafalar, kaplanlar, aslanlar, anakonda gibi büyük yılanlar ve tropikal bölgelerden getirilerek küçük alanlarda yaşamaya mahkûm edilen diğer hayvanlar hep içimi acıtmıştır. Doğal ekolojik çevrelerinde hür olarak yaşayan bu hayvanların acı içerisinde olduğunu düşünürüm hep. Nitekim bu hayvanların bazılarının bu formda yaşayamadıklarına, yaşamlarının bir süre sonra ölümle sonuçlandığına tanık oluyor, medyada izliyoruz.

Bir canlının hür yaşaması onun doğasında vardır ve genlerine kodlanmıştır. Bu özellik elinden alındığında, bağımlı ve köle formunda bir hayat yaşamaya mahkûm edildiğinde önce bunun için mücadele verecek ve bu uğurda canını feda edebilecektir.




EZGİ BOYDAĞ


                  HÜRLÜK ve KÖLELİK
     Hürlük, genel haliyle özgürlük ve hürriyet, bağlı ve bağımlı olmama, dış ve iç etkilerden bağımsız olma, engellenmemiş olma halini dile getirmektir. Köle olmak ise hukuk ve geleneklere göre bir başkasının malı sayılan, hiç bir hakka sahip olmayan kişilere verilen tabirdir. Yani hürlük ve kölelik neredeyse zıt olabilecek derecede birbirinden farklı şeylerdir.
     Kölelik, insanların bir mal olarak nitelendiği bir toplumsal tabaka olgusudur. Kölelik, temel olarak şu nedenlerle ortaya çıkar: Birincisi, bir kişiye olan borç sonucu; ikincisi, bir suç işleme sonucu hayatının köle olmak şartıyla bağışlanması ve üçüncüsü, işgal sonucu başka bir toplum tarafından köleleştirilme hali! Ama özgürlük bir nedenlerden ortaya çıkmaz. Aklı başında olan ve herhangi bir şeye bağlı olmayan her kişi özgürdür. Bu yüzden sınırsız özgür olan kişinin bir anda köle olmaya alışması beklenemez. Buna hapishaneyi örnek verebiliriz. Özgür olan bir kişi herhangi bir suç yüzünden cezasını çekmesi amacıyla hapishaneye götürülür, yani özgürlüğü elinden alınır. Hapishaneye giren kişi belli bir süre oradaki ortama, özgür olmamaya alışamaz. Çünkü o kişi istediği zaman, istediğini yapmaya alışmıştır.                                                        
Sonuç olarak, Cengiz Aytmatov’un “Hür yaşamaya alışan kolay kola köleliğe alışamaz.” sözünden bunları çıkarabiliriz.




FARUK AVCI


HEPİMİZ KÖLEYİZ

     Hür yaşamaya alışan, köleliğe kolay kolay alışamaz. Çünkü hür yaşamak her konuda serbestlik, bagımsızlık,özgürlük ve diledigi gibi yaşamaktır. Hür insan demek her istedigini sorgu sualsız yapan insandır. Köle gibi yaşamak ise yaşamaktan başka hiçbir hakkının olmamasıdır. Hep seni yönetene baglı kalmaktır.

     Hür insanın düşünçe özgürlüğü, fikir özgürlüğü, maddi ve manevi özgürlükleri vardır. örneğin günümüzde kadınların maddi özgürlüğü ile karşı karşıyayız. Kadınlar okuyup belirli yerlere gelip parasal konuda eşlerine baglı olmayışları kadınların maddi özgürlügünü gösterir. Fikirlerini özgürçe söylemeyen insan fikir kölesidir. Kuşların gökyüzünde serbestçe özgürçe uçmaları nerde ne bulurlarsa zevkine göre yemeleri ırmaklardan akarsulardan su içmeleri hür yaşamalarıdır. Ama bizler o kuşları bir kafese koyup istediğimiz zaman yem vermemiz su vermemiz onların köleliğidir. Zaten özgürçe uçan kuşu kafese koysak kolay kolay alışamaz ve 2 3 gün içinde hasta olur ve ölür.
     Dünyamızda hiçbir insan hür yaşayamaz. Çünkü kanunlar ve yasalara baglık olmak zorundayız. Çünkü hür insan güçlü insandır, güçlü insan ise başkalarını hakkını çigneyen, zulüm eden insandır. Kanun, yasa olmassa dünyada karmaşa ve düzensizlik oluşur. Yani bu dünyada hür insan yoktur. Aslında hepimiz Günümüzün köleleriyiz ve biz kölelikten geldigimiz için hür yaşamaya kolaylıkla alışıyoruz. kölelige alışan insan hür yaşamaya alışır ama hür yaşamaya alışan kölelige kısıtlamalara istediklerini yapamamaya kesinlikle kolay kolay alışamaz






 İPEK KÖKSALAN

HÜR OLMAYA ALIŞAN KOLAY KOLAY KÖLELİĞE ALIŞAMAZ
Hür olmak insanın seçimlerinin kendisi tarafından belirlenmesidir. Hür olmak kişinin kendi benliğini çevresine yansıtabilmesidir. Hür olan insan başkasına bağımlı olmaz, emir almaz ve toplumda hiçbir baskı altında kalmadan yaşayarak mutlu, huzurlu olur ve özgür bir birey olmanın verdiği o yaşam sevincini derinden hissederek hayatını sürdürür.

Özgürlük, insanın damarlarından akan kan gibidir. Eğer kan vücutta dolaşmazsa o kişi bedenen canlı kalamaz ve ölür. Özgürlüğü düşündüğümüzde ise, hür olma kavramını ruhsal benliğinde hissedemeyen kişinin de ruhu canlı kalamaz. Başka bir şekilde ise, hür olmayı suya, insanı da suya ihtiyacı olan bir çiçek gibi düşünebiliriz. Susuz kalan bir çiçek solmaya mahkumdur, özgür olamayan insan ise ruhunu yitirmeye mahkumduBir insanın özgürlüğünün elinden alınıp, eskisi gibi davranmasını beklemek imkansızdır. Köle kavramını geçmişten duymuşuzdur. Kölelik, hür olma hakkı elinden alınan kişi olarak tanımlanabilir. Özgürlüğün, hür olmanın verdiği o duyguyu hisseden kişiler, kolay kolay köleliğe alışamaz. Tarihteki en acımasız kölelik olaylarına baktığımızda, mankurtlaşma adı verilen insanın benliğinin işkencelerle alınması bunu açıklar. Bu işkenceye maruz kalıp, özgürlüğü elinden alınan kişi, eski benliğine kavuşamayarak sadece bedenen yaşamını sürdürerek, ruhsuz ve itaatkar bir varlığa dönüşür. Kısacası insanın hür olma hakkını almak kolaydır ama özgürlüğü olmadan yaşamını eski bir şekilde sürdürmesini beklemek imkansızdır.




İREM SEVDİ

ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİ
Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin yine insanlara umut aşılayan sözlerinden biridir. Friedrich Nietzche'nin Lou Andreas-Salomé'a olan karşılıksız aşkı sebebiyle çok kereler intiharı düşünmüş ve -tahminimce- bu acılar neticesinde telaffuz ettiği bir sözde diyebiliriz. Aslında bu cümle hayattaki tüm sıkıntılara karşı direnmemiz gerektiğini anlatan güzel bir cümleciktir. Başka bir deyişle de bu söz bir tür ruhsal bağışıklık kazanma halidir. Yaşanmışlıklardan arta kalanlar ile güçlenmeyi anlatan, hayatta her türlü darbeye karşı tecrübe kazanıp hala dimdik durabilen insanlara karşı da söylenmiş bir söz olarak da varsayabiliriz.
Fakat cümlede de kullanıldığı gibi ‘’öldürmeyen acı güçlendirir’’ sözünde öldürmeyene dikkat etmemiz gerekir çünkü bir acı sizin içinizde bir şeyi öldürüyorsa eğer, buradan güçlü olarak çıkma şansınız zaten yoktur. En basitinden, güven duygunuzu sarsacak travmatik olaylar yaşadınız, sendelediniz ama düşmediniz, ve yola sağlıklı şüphe ile birlikte hareket eden bir güven duygusu ile devam ettiniz. Diğer türlü, güven duygusunu tamamen kaybettiğiniz de zaten kaybetme korkusunun iki uçlu değneğinden birine düşersiniz, ya değersizleştirirsiniz ya da korku ile hareket ettiğinizden hata yapar ve değer verdiğinizi kaybedersiniz. Demek istediğim "güçlü olmak" lafından ne anladığınızdır. Bu da zaten olaylara karşı çoktan ölüp ölmediğinize göre değişir.
Bir nevi acı insanların hayata karşı oluşturduğu karakterdir. Acı insanı güçlü kılar, acı direnmeyi öğretir, acı ayakta kalmayı öğretir. Güçlü bir insan hayatta birçok acılara karşı direnmeyi öğrenen insandır. Acı gücü getirir. Tecrübeli bir insan birçok acıyı görmüş ve geçirmiş bir insandır. Başka deyişle her insan elbet bir gün acıyı tatar fakat önemli olan ayakta kalıp güçlü durmaktır.





İSMET CAN AKİLE
Hür Yaşamaya Alışan Köleliğe Kolay Kolay Alışamaz 
Herhangi bir kısıtlamaya , zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme yada davranma , herhangi bir koşula bağlı olmama durumuna bağımsızlık(özgürlü

Kölelik, bir insanın başka birinin malı,mülkü olmasıdır. Kölelik çok eski zamanlardan kalma, savaşta esir düşenler,ağır suç işleyenler köle olarak görülmüş ve pazarlarda satılmışlardır. Bu bize eski zamanlarda yaşamanın ne kadar zor olduğunu gösterir. Hür yaşamaya alışan bir insan ile yaşamına başkasının karar verdiği insan aynı değildir. Hür yaşayan bir insan köleliğe alışamaz.Köleliğe örnek olarak Gün Olur Asra Bedel kitabındaki juanlar;savaşta ele geçirdikleri tutsakları ya uzak yerlere satmakta yada işkenceler yapmaktaydı.Örneğin,esirin kafası kazınır,devenin boyun kısmından yüzülen deri parçası kafasına başlık gibi geçirilirmiş.Kafasına deri geçirilen tutsak kafasını yere sürtmesin diye boynuna tahta kalıp takılır,çığlıklarını kimse duymasın diye ıssız yerlere götürülürmüş.Kolları ve bacakları bağlı tutsak orada güneşin altında aç ve susuz birkaç gün bırakılırmış.Başına deri geçirilenlerin çoğu acıya dayanamayıp ölürmüş.Çünkü deri saçlarının içe doğru çıkmasına neden olurmuş.Sağ kalanlar ise hafızalarını yitirerek adlarını,kim olduklarını,nerden geldiklerini unutur köle(onlara göre mankurt)olur ve sadece efendilerine hizmet ederlermiş.Bu efsanelerden de gördüğümüz gibi kölelik çok kötüdür.Günümüz Türkiye’sinde hala kölelik bulunmaktadır.Dünya Kölelik Endeksi’ne göre Türkiye 90. sıradadır.Tüm dünyada ise köle sayısı 27 milyonu bulmaktadır.Bu bize hala cahil ülkelerin,hala cahil insanların olduğunu gösterir.Hem para ile satın alıp hem de işkence etmekten ne anlıyorlar! Bence artık insan canına kasdedilmemeli , kasdedenlere ölüm haricinde daha ağır cezalar verilmelidir.
Son olarak her insan eşittir. Arada sınıf farkı olmamalıdır.Özgür yaşayan bir insanla köle olan insan arasında ayrım olmamalıdır . Her insan eşittir. Özgür biri asla başka bir insanı köle olarak kullanamaz.





KUBİLAY ÖZDEN


Hür Olmak Hür Yasamak =)

Hür olmak, ifade bakımından geniş kapsamlıdır. Serbestlik, bağımsızlık, keyfe ma yeşa (dilediği gibi yaşama) gibi anlamlara gelir. Uygulama alanlarına gelince ferdi ve toplumsal, bilimsel ve ekonomi, güç ve zaafiyet gibi alanları kapsar. Fert, her istediğini yapmak ister. Toplum kenetlenince her istediğini yapar. Okuldaki hocadan, üniversitedeki profesöre kadar, her şeyi bildiğini iddia eden ulema takımı! Başkalarına hürriyet tanımaz. Tüccar, aracı, simsar, sanayici, tekstilci vs. istediğini yapar, ekonomiyi tabandan zirveye, zirveden tabana tepetaklak eder durur. Güçlü olan her şeyi yapar. Zayıflık, esarettir, köleliktir. Bunları dallandırıp açsak, kitaplar yazmak gerekir. Kısacası; hür olmak demek, her istediğimi yaparım demektir. Hür olmak demek, yakıp, yıkıp, tahrip eden bir toplum olmak demektir. Hür olmak demek, bilimi kendi elinde tutup öğrencileri ve halkı kendine ram etmek demektir. Hür olmak demek, ekonomiyi istediği gibi kendi çıkarlarına göre yönlendiren iş ve finans çevreleri olmak demektir. Hür olmak demek, güçlü olmak, her türlü imkandan yararlanıp başkalarının haklarını çiğnemek demektir. Hür olmak demek, hiçbir zayıflık ve zafiyet göstermemek demektir. Dahası var ama bu kadarla iktifa edelim. Yalnız, bu kadar hürriyet, toplumları ve dünyayı anarşiye, karmaşaya sürükler. Bu sebeplerle bu hürriyetlerin zapt-ü rabt altına alınması gerekir. Bunun için kanunlar, yönetmelikler vs. çıkarılır. Buna rağmen hür olmak isteyenler bunların boşluklarından yararlanıp edeceklerini yine ederler. Aslında bu saydıklarımın hiç biri gerçek hür olma değildir. Bunlar tam bir bağımlılık ve esarettir.
Kölelik Ne Demek Kısa Bir Örnek =)
Kölelik, bir
insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir. Bazı durumlarda uşak ve hizmetçi de köle anlamına gelir. Kadın kölelere cariye denir





 
MERT AZKO

HUR YAŞAMAYA ALIŞAN KOLELİYE KOLAY KOLAY KOLAY ALIŞAMAZ
   
               
Hür,özgür yaşamak deyince benim aklıma gelen ilk şey serbestliktir.Özgür olmak başka bir insanın
hakkını yemeden istediğini yapabilmektir.Kölelik ise hiçbir hakkının olmaması,senin sahibinin sana istediği her şeyi yapmasıdır.Buna karşın senin ona dokunman bile yasak olmasıdır.Kölelikte yaşama hakkın ble sahibinin elindedir.Seni isterse yaştır istemezse yaşatma.

Kölelik sadece bir mal gibi alınıp satılma değildir.İnsanların fikirlerinin de hapsolması,fikirlerini açı
açık söyleyememesi de köleliktir.Örneğin mankurtlaşmış insanlar da bir çeşit köledir.Çünkü düşünemezler ve sadece verilen emirleri yerine getirirler.Bu dünyadaki en kötü köleliktir belki de.
Başka bir örnekse Sarı Özek köyündeki insanalrın oradan başka bir yere gidememesidir.Oraya işi gücü olmayan ,çaresiz insanlar gelemektedir ve oranın olumsuz koşullarında yaşamaktadır. Bu da bir çeşit
köleliktir. Hür yaşamak her insanın hakkıdır.Hür yaşamaya alışmış insanlar köleliğe kolay kolay alışamaz.Büyük acı çekerler.Milletler de öyledir.Örneğin Türk milleti tarih boyunca hür yaşamıştır.Aksi düşünülemez
Bunun en son örneği Kurtuluş Savaşı’dır.Türk milleti köleliği kabul etmemiş ve büyük devletlerle savaşıp kazanmıştır.
Ayrıca ülkemizde ve dünyanın bi çoğunda kadınlar köle gibi görülmektedir.Birçok haklarında mahrumdur kadınlar.İkinci sınıf vatandaş gibidirle.Örneğin kadınlar istedikleri gibi davranamıyorlar,yaşayamıyorlar.Bu da bir çeşit köleliktir.
Yine ülkemizde gençler baskı altında kalmaktadır.Fikirlerini istedikleri gibi dile getirememektedirler.
Onların bu durumuı da köleliğe benzemektedir.Gençlerimize baskı kurmayı p fikirlerini dinlese
ülkemiz ve dünya çok daha iyi olacaktır. Sonuç olarak kölelik sadece alınıp satılmakla olmaz.İnsanın beynin köle olması kölelğin en kötüsüdür.Hür yaşamış,fikirleriini her zaman dile getirmiş insanları kısıtlamak zordur.Onları kolay kolay köleliğe alışitıramazsınız.Hür yaşamak bu dünyadaki herkesin en doğal hakkıdır.





ÖZCAN DİNÇ


Hür Yaşamak ve Kölelik                                                                                                                                                                                                                                    
     Hür yaşamak özgür olmak demektir. Özgürlük, engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi , yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. Aynı zamanda hür yaşamak her bireyin hakkıdır. Kölelik ise bir insanın, başka birinin malı ve mülkü olmasıdır. Günümüzde kölelik gibi cahilce olaylar yoktur. Bu Türk toplumunun geliştiğini gösterir. Köleliğe alışan bir kişi hür yaşamaya rahatlıkla alışabilir ama hür yaşamaya alışan bir kişi ise köleliğe rahat rahat alışamaz. Bunun nedeni ise ikisi de çok zıt şeylerdir. Hür yaşamaktan köleliğe geçmek bir nevi rahatlılığının bozulması gibi bir şeydir. Hiçbir birey bunu asla istemez. Günümüzde hür yaşamanın önemi oldukça anlaşılmaktadır. Hür kişilerin sahip oldukları köle olan insanların sahip olamadıları şeyler olduğu için kölelik yapmayı kimse istemez ve kölelik yapmayı ayıplayacaklarını sanarlar. Her birey kurallar çerçevesinde kendi istediklerini yapmayı isterler. Hür yaşamak derken de bunun sadece erkeklerle ilgili olduğunu kimse sanmasın. Kadınlarda hürdür, günümüzde Atatürk sayesinde kadın erkek eşitliği vardır. Kadınlar da çalışabilir. Hür denildiğinde sadece akla hür erkek değil hür kadında gelmesi gerekir. Yani hür yaşamaya alışan bir kimse köleliğe kolay kolay alışamaz. Her insan, hayatın güzelliğini, çirkinliğini, acısını, tatmak ister. Bu zamanıda bir insana bağlı olarak geçirmek istemez yani kölelik yapmak istemez. Her insan hürdür ve öyle kalmalıdır. İstisnalar olsa da her insanın hayatını yaşamaya hakkı vardır…





RANA NUR ARSLANLIOĞLU

BAĞIMSIZLIK VE KÖLELİK

Bağımsızlık, bireylerin ve toplumların hiç kimsenin boyunduruğu altına girmeden, kendi isteği doğrultusunda özgürce yaşamasıdır. Yapılan davranışları kısıtlanmamak, kimseye zarar vermeden özgürce dilediğini yapabilmek demektir. Kölelik bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması demektir.

Türk milleti varlığının her döneminde bağımsız olarak yaşamış bir millettir. Bu durum hem toplum yapısında hem de bireylerin iç dünyasında boyunlara asılmış bir madalya gibi durur. Bu madalyayı taşıyan bir millet olarak gurur duymak, her Türk vatandaşının hakkıdır. Bu millet, bağımsızlığı yakalayana kadar çok mücadele etmiş gerek iç, gerekse dış güçlere karşı büyük savaşlar vermiştir. Ancak bağımsız olma güdüsü Türk ulusunun genlerinde vardır. Bu nedenle Türk milleti bu uğurda çetin mücadelelere girişmiştir.Bir Türk vatandaşı olarak bu bağımsızlığı devam ettirmek her Türk gencinin görevidir.Bugün ve yarın buna engel olmak isteyenler çıkacaktır. Bu güçler karşısında duvar olmak, bağımsızlılığı yitirmemek için canla başla karşı koymak gerekir. Mustafa Kemal başka ülkelerin boyunduruğu altına girmiş bir milletin zamanla tarihten silineceğini bilerek, "Ben yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evladı kalmalıyım. Milli istiklal bence bir hayat meselesidir" demiştir. Mustafa Kemal "Ya istiklal ya ölüm" ifadesiyle hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini gösterdiği bağımsızlığı öylesine içine sindirmişti ki, "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek adeta onu kendisinin bir parçası haline getirmişti.

Arthur Schopenhauer der ki:”İnsanlarla uğraşmada üstünlüğe ulaşmanın tek yolu onlardan bağımsız olduğunuzu göstermenizdir.” Bu sebeple tüm dünya karşısında söz sahibi olmak isteyen toplumlar bağımsızlıklarını asla yitirmemeli, bu uğurda ne gerekiyorsa yapmalıdır. İstiklal Marşımızda yer alan "Ben ezelden beridir hür yaşarım,hür yaşadım." dizesinde de belirtildiği gibi; yüz yıllardır bağımsızlığa alışmış bir millet olarak köleliği asla kabul edemeyiz.




SENA KURNAZ

Özgürlük, insan denilen sosyal varlığın en önemli haklarından biridir. Bu nedenle özgür yaşamaya alışan bir kişi köleliğe kolay kolay alışamaz. Kaldı ki kölelik alışılacak bir şey değildir.

Köle, medeniyet öncesi oluşan toplumlardaki sınıf ayrımıyla ezilen alt sınıftaki kişilere verilen addır. İnsanın özgürlüğünün kısıtlandığı, bir şeyi yapmaya zorlandığı her an ve müdahale edilmediği her dakika içimizdeki insaniyet duygusunun öldüğünü varsayabiliriz. Özgürlük sadece birey için değil toplumlar içinde olmazsa olmaz bir husustur. Bağımsızlık konusunda her millet bizim kadar şanslı olmamıştır ve her millet bizim kadar şanslıda olmayacaktır. Özgürlüğümüzü, Türkiye bağımsız bir ülke olsun diye gözünü kırpmadan savaşan askerlerimize, onlara önderlik yapan ve içlerine özgürlük aşkını yerleştiren ulu önder
Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz.
Farkında olmadığımız ama elimizden alınsa sudan çıkmış balığa döneceğimiz birçok özgürlüğümüz var. Mesela kaç defa sokağa çıkabiliyoruz diye sevindik? Yada daha iyisi, kaç defa okula gidebildiğimiz için kocaman gülümsedik? Bunlar sadece bir iki örnek, bunlar gibi farkında olmadığımız birçok özgürlüğümüz var. Artık bir şeylerin önemini elimizden alınmadan fark etmenin vakti gelmedi mi? İmkânımız varken, sokaklar bizimken nedir bu içimizdeki eve kapanma isteği? Empati kurmayı deneyelim. Zaman ne kadar ilerlese de günümüzde yozlaşmış kabilelerde hala kölecilik bulunuyor. Sayısı az olsa bile bu üzücü durumun tamamen ortadan kalkması gerektiğine inanıyorum. Hatta belkide en ağır ceza özgürlük kısıtlayanlara verilmelidir. 

Kişi bağımsızdır ve bağımsızlığına engel olacak, köleliğe mecbur bırakacak her türlü duruma göğüs germek zorundadır.






























































 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder