14 Ocak 2015 Çarşamba

10-D SINIFI " ARKADAŞ ISLIKLARI" EVP ISLIKLARI

Ahmet Remzi DEMİR
HAYATTA YÜREK VE NİYET

   Bazı özellikler insanlarda ortak olabilir ama ortak olmayan iki özellik vardır; yürek ve niyettir. İnsanların bazıları yürekli, bazılarıda yürekli degildir yani yürekleri yoktur. İnsanlarda aynı şekilde yürekte olduğu gibi niyettede ikiye ayrılır; iyi niyetli veya kötü niyetli insan olarak.
   İnsanlarda yürekli insan, cesaretli insan demektir. Yürekli insan cesaretiyle ölçülür. Bir insan ne kadar cesaretliyse o kadar yüreklidir. Halk arasında bir söyleyiş var o söyleyişi anlamış degilim. O söyleyiş ise;"Ne kadar deli yürekli insan" derler. Anladığım kadarıyla o insanın yürekliliği deliliğiyle desteklenmiştir. En yürekli insan, deli yürekli insandır. Birde insanı birbirinden ayıran diğer en önemli özellik olan insanın niyeti vardır. Niyette en basta söylediğim gibi; iyi niyetli insan veya kötü niyetli insan olarak ikiye ayrılır. Niyet ise insanın yanındakilere yani çevresine davranışı, yaklaşma biçimiyle alakalıdır. Yani çevresindeki insanlara yaklaşma biçimiyle ve çevredeki insanların algıladığı biçimdir niyet. İnsanın çevreye yaptığı yaklaşma biçiminde,çevrenin insanda algıladığı his veya insanın çevreye hissettirdiği duygudur. Zaten buda ya iyi niyettir yada kötü niyettir. Bence yüreklilik insanın elinde değil ama niyet insanın elindedir. Çünkü cesaret çevreden gelen birşeydir. İnsan cesaret yönünden küçükken nasıl büyüdüyse, büyüdüğünde de o olur. İnsanda niyetin çevreyle alakası yoktur. Kişinin kendi elindedir uyguladığı niyetin. Çünkü niyet heran  değişebilir, durumlara göre yönlenebilir. 
   İnsanların, insanı birbirinden ayıran bu iki öezlliğin farkında olması gerekir. Yaşadıkları bu hayat iki özellikten dolayıdır. Çünkü onları diğer insanlardan ayıran bu farklılıklardır.

 Asya SARICOŞKUN

GENÇ YAŞTA YAPILAN EVLİLİK OLUMSUZDUR              
       Arkadaşlar evet doğru duydunuz arkadaşlar. Sizi iki yola götüren arkadaşlar. Anne ve babalarımızın tabiri ile iyi ve kötü arkadaşlar. ''Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim''Büyüklerimizin bu sözleri her ne kadar biz gençler için sıkıcı gibi görünse de zamanı geldi mi o sözün değerini gerçekten iyi anlıyoruz. Peki aile, aile nedir bizler için her şeyi göze alan kişiler, sonsuz güven veren kişiler değiller midir? Dönüp dolaşıp geleceğimiz sığınacağımız liman dır ailelerimiz. Yıllarca bizlere emek veren , bizlere iyi bir gelecek sağlamazlar mı ? Yeri geldi mi evimiz ikinci bir okul olur bizlere. Kimimiz de  o okulu kendimiz kurarız ,genç yaşta evlilik yaparak.Bütün umutlarımızı bağlamaz mıyız. O yaşta olgun olmaz mısın? Peki ya arkadaşlar nedir bizler için bizim hayatlarımızdaki yerler nerelerdir? Onlar yeri geldi mi bizlere rest çekerler yarı yolda da bırakırlar bizleri. En önemlisi bizleri zamanla değiştirirler kimisi iyi anlamda kimisi ise kötü anlamda. Sırf onlar için ailemize kötü davranırız.
        Efede tam böyle yapmıştı.Sevdiği kız genç yaşında onun için ailesinden vazgeçmişi ancak genç oğlan arkadaşları için o kızı ortada bırakmadı mı? Peki ya sonra, sonra ne oldu bir anlık zevki için kızdan vazgeçti, ayaklarına kapanan o genç kızı yarı yolda bıraktı. Genç deriz cahilliğine vururuz ancak evlilik sorumluluk gerektiren bir kavramdır eğer genç yaşta evlilik düşünüyorsa bir insan öncelikle olgunlaşması karşıdaki kişiye de saygılı olmalıdır.Eğer  o yaşta evlilik düşünmüşlerse bu iki genç önceden her şeyi göze almalılardır. Her insanın her ailenin başından belli bir dönem sorunlar geçer ancak bu sorunu çözebilecek olgunluk ta olmanız ve bazı şeyleri üstlenmeniz gerekir. Her şeyin en güzeli tam zamanında olmasıdır.Her iki  genç belli bir statüye geldiklerinden sonra evlilik düşünselerdi o zaman daha mantıklı olurdu.Genç oğlan kızdan ayrıldıktan belli bir süre sonra aklı başına gelmiş olsa da iş işten geçmiştir. Dışarıdan bir kaç arkadaşıma ve ailemden babama şu soruyu sordum ''Sizce genç yaşta  yapılan evlilik kişileri olumlu etkiler mi '' bir çok kişiden neredeyse aynı cevapları aldım.Babamın cevabı'' kişileri olumluda etkiler bunun yanında olumsuz yanları da olur olumlu yönü sorumluluk duygusuna genç yaşta sahip olursunuz ama bu kişiden kişiye karakterden karaktere göre değişir olumsuz yönü ise yaşının gerektirdiği güzellikleri yaşayamadan olgun olursun.''
         Genç yaşta evlenmek büyük sorumluluk almak demektir. Bu da hayatının büyük ölçüde değişeceğine işarettir.Bütün bunları göze alan kişi ise zaten yeterli olgunluğa geçmiş demektir.Ancak yaşını yaşayamamaktadır.

Ayberk USKANER

İNSAN YÜREĞİYLE GÜÇLÜDÜR                                                        


            İnsan kemiği ve kanıyla kendisini belli edemez, insanlar kendilerini yüreğiyle ve niyetiyle belli eder. Bunlar insanları birbirinden ayırt etmemizi sağlar.

            Çoğu insan birbirinin aynısıdır. Çoğu insan çıkarları konusunda birbirini satar veya bu insanların yüreği yoktur, bazı insanlar vardır, bunlar iyi olmalarına rağmen  zorda kaldıklarında yürekleri olmadığı için onlarda zorda kaldığında mücadele etmeden birbirlerini satar, bir şeyi niyetlendiği halde onu da başaramaz. Bazen niye insanlar yüreğini koymaz diye yakınırım ve çok üzülürüm. Bazı insanlara da şaşarım, kendisini önemsemeyip yüreğini dinleyen kişilere şaşıyorum. Seyit Onbaşı buna örnek biri, arkadaşları yaralanıp ya da ölürken ve bazı arkadaşları kaçarken bu adam kaçmadı bu adam geldi hiçbir kimsenin tek başına kaldıramayacağı top mermiyi niyetlenip kaldırdı. Çok önemli gemileri batırdı ve bazı gemilerin kaçmasını, yüreğin ne olduğunu gösterdi. Atatürk te çok önemli insan attan düştü ama yine yılmadı, bir cephede kalbine şarapnel parçası saplandı ama yine yılmadı. Savaş bittiğinde Osmanlı artık yabancıların egemenliğine girdi, Atatürk/ e idam cezası geldi ama bundan hiç korkmadı, ülkeyi nasıl kurtarırım diye niyetlenip ülkeyi kurtardı ve sıra ülkeyi nasıl geliştiririm derken yine niyetlenip başardı. Bunların olma ihtimali çok zordur ama bu kişiler zor ihtimallerden nasıl güneş çıkacağını gösterdiler, yüreğin aslında ne olduğunu gösterdiler, bizlerin aslında nasıl olmamız gerektiğini gösterdiler. Biz hiç bunlar kadar yürekli olamayacağız ama en azından bunlar kadar iyi olabiliriz.

                  Yürek her zaman önemlidir. Ona inanalım, kesinlikle güneşli günler gelecek. Başarı her zaman bir adım öndedir ona ulaşalım.
https://ssl.gstatic.com/ui/v1/icons/mail/images/cleardot.gif
Batuhan SÖYLEMEZ

KONU:Bilimsel gelişmeye emek veren grup ya da devlet kendi yararına kullanmalıdır.

  Buluşlar çoğu zaman insanların yararına ve hayatlarını kolaylaştırmak için bulunmuştur. Ancak bazı buluşlar vardır ki kötü niyetli insanların eline geçmemesi lazım çünkü bu tip buluşlar bir yandan yarar sağlarken diğer yandan öldürücü sonuçlar doğurabilir.
  Örnek olarak Şarbon hastalığından bahsetmek istiyorum bununla beraber Şarbon tozundan bahsedeceğim. Şarbon veya Antraks Bacillus anthrocis adlı bakteri tarafından meydana gelir bulaşıcı bir hastalıktır. Özellikle ot ile beslenen sığır, koyun gibi hayvanlarda otaya çıkar hızla yayılır ve ölümcüldür. Tedavi süreci oldukça sıkıntılıdır. Tedavi sürecinde özel ortamlar gerekir ve yüksek dozda penisilin kullanılır. Şimdi bilim adamları bu hastalığı halk arasında bilinen Şarbon tozu adı altında ayrıştırmışlardır. Ancak bunu yaparken bu hastalığın zahmetsiz tedavi sürecinin bulunması ve ortadan kaldırılması göz önünde bulundurulmuştur. Buldukları şeyin çok tehlikeli bir biyolojik silah olduğununda farkındaydılar ve özenle bunu koruyorlardı ama alelade insanların para hırsı bu buluşu insanlığın kötülüğüne kullanmalarına itti. Biliyorsunuz ki geçmiş yıllarda herkes mektuplarını açarken içinden Şarbon tozu çıkacağından korkuyordu. İşte bu da bize gösteriyorki bir tarafı insanlık yararına yarayan diğer tarafı insanlığın yaşamını tehtid eden buluşlar vardır. O yüzden bu tip buluşlar bulan kurum ve kişilerin kendi bilinçli kullanımlarında olması gerekmektedir herkesin bu buluşu bilmesi gerekmemektedir ve bu tip buluşlar çok sıkı korunmalıdır. Kitapta  karşı madde parçacığı elektirik enerjisi üretmek amacıyla bulunmuştur eğer bu parçacık o kurumun yani CERN ‘ün elinde kalsaydı, daha iyi korunsaydı bu parçacık çalınıp nerdeyse bir felakete sebeb olamazdı. Ve böylece doğal enerji kaynaklarımız tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmazdı.
  Sonuç olarak bazı buluşların bahsettiğim gibi hem yararlı hem zararlı sonuçları bulunmaktadır. Bu yüzden bu tip buluşları bulan kişi veya kuruluşların bu tip icatları çok iyi koruması ve kötü kişilerin eline geçmemesini sağlamalıdır. Einstein’in bir sözü vardır ‘’Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.’’

Ceylin TAŞKAYA

Yanlış Karar
                Genç yaşta yapılan evlilikler kişilerin hayatlarını kesinlikle olumsuz etkiler. Gençken insanlar genellikle yaptıkları yanlışların neye mal olacağını düşünemezler. Onlar sadece şu ana odaklı yaşarlar. Sanki hiç dertleri, tasaları yokmuş gibi yaşarlar.Elbet bir gün fark edip büyücekler ama çok geç olacak. Ve bu yaptıkları yanlışlar yüzünden hep pişman olacaklar. Hayatlarında her zaman karşılarına çıkacak bu yaptıkları yanlışlar. Ama eğer arkalarında bırakırlarsa bu yanlışları, hayatlarında asla önlerine çıkmaz ve sadece hayat dersi olarak kalır bu yanlışlar. Zaten kimse istemez sonucunu düşünmeden yaptıkları yanlışların onların önüne tekrar çıkmasını. Ve gençler atacakları her adımı planlı ve programlı atarlarsa pişman olacakları hataları yapmaktan kaçınmış olurlar.
              Kitaptaysa asıl kızın genç yaşta asıl oğlana kaçması ve sonucunda çok fazla acı ve sıkıntı çekmeleri yapılan yanlışın ne kadar büyük olduğunun göstergesidir. Asıl oğlan hem asıl kızın hayatını mahvetmiş hem de onu bir başına cebinde beş kuruş olmadan ortada bırakmıştır. Don Juan kompleksine bürünen asıl oğlan sırf serseri arkadaşları onu pohpohlasın diye genç kızı tek başına onun ne halde olacağını düşünmeden terk etmiştir. Er ya da geç yapılan hata fark ediliyorsa da çok geç kalmıştır asıl oğlan. Asıl kız şerefini, onurunu, gururunu ayaklar altına sererek yalvarmıştır asıl oğlana fakat oğlan aklı havada bir serseridir o zamanlar. Yolları ayrılıyor ve bir aşk hikayesi daha burada son buluyor.

Demet SAYGILI

Öncelikle benim savunduğum düşünce erken yaşta yapılan evliliklerin kişiyi olumsuz etkilemesidir.Bu düşünceyi savunuyorum çünkü: 'Arkadaş Islıkları' kitabındaki kızın baş kahraman (Efe) ye kaçması ile her şey başlıyor...hiç bir sorunu düşünmeden,başlarına gelebilecek hiç bir problemin farkında olmadan bilinçsizce bir evlilik oldu.Günümüzdeki gençler aşık olduklarında mantıklı düşünemez hale geliyorlar.'HAYIR' cevabını kabul etmeden,henüz liseden bile mezun olmamışken gereksiz bir inatçılığa girip evlenmek istiyorlar.Halk arasında çok dolaşan bir cümledir ki 'büyük sözü dinle' her zaman doğruluğuna inandığım bir cümledir.Erken yaşta yapılan evlilikleri çok saçma buluyorum.Henüz bazı şeylerin farkında olmadan ve acelenin verdiği heyecanla yapılan bilinçsiz bir davranıştır.Röportaj yaptığım kişilerin yaygın olarak kullandıkları cevaplar aynen şunlardır: 

-Torunlarımı görmek için,
-Çocuklarımın genç bir aileye sahip olabilmesi için,
-Yaşayabileceğimiz bir çok anıya sahip olmak için.

   Mesela kitaptaki gençlerimiz evlerinden kaçıp bilinçsizce evleniyorlar ve bir çok sorunla karşılaşıyorlar.Ailelerinden kaçıp kendi başlarına yaşamak zorunda kalıyorlar.İş bulmak,birbirlerini geçindirme zorunda kalıyorlar.Belkide aile isteğiyle veya zamanında yapılan bir evlilik olsaydı -iki gencimizin de meslek sahibi olduğu bir zamanda- her şey
daha olumlu gidebilirdi diye düşünüyorum...Erken yaşta ki evlilikte kişiler arasında ki kavga ve tartışma daha fazla görülür ve boşanma ile sonuçlanır.Günümüzde yapılan en çok evlilik erken yaşta olup bu evlilikleri %80'inin boşanma ile sonuçlandığı biliniyor.Kitaptaki kızımız başta ailesinde  kaçıp bilinçsizce bir evlilik yaptığı için şuan boşandıklarında ailesinin geri dönemez olması erken yaşta ki evliliklerin kişiyi olumsuz etkilediğini gösterir.Sadece kişiyi de değil aile değerlerini de olumsuz etkilediğini gösterir.Mesela kız haklı olduğu halde Efe'den (baş kahramandan) defalarca özür diler çünkü boşanırlarsa evine geri dönemez.Kişinin, henüz arkadaşlıklarına doyamadan onlardan ayrılması kişinin sıkılmasına ve eski yaşamına geri dönmek istemesine sebep oluyor.Buda erken yaşta yapılan evliliğin kişiye olan olumsuz etkisidir.

   Sonuç olarak 'Arkadaş Islıkları' kitabı erken yaşta yapılan evliliğin kişiyi olumsuz etkilediğini anlatan çok güzel örnekler içermektedir.Erken yaşta ki evlilikler kişilerin kafasında bir çok soru işaretinin oluşmasına sebep olur.Çünkü kişiler bunu bilinçsiz yapar.
-Nereye gideceğiz ?
-Nerede sığınacağız ?
-Ne yiyeceğiz ?
-Ne içeceğiz? 
Nedense bu tür soruları (kendimize) hep başımıza geldikten sonra sormaya başlarız... 
 Dilara KARADELİ

CAHİLLİK   


Küçük yaşta yapılan evlilikler insanları olumsuz yönde etiler.Çünkü her yaşın kendine göre bir üslubu vardır.Küçük,çocuk yaşta yapılan evlilikler zararlıdır.Küçük yaşta başka erkekler veya başka kızlar gezerken ,oyun oynarken,eğlenirken başka gençler heba olup farkında olmadan veya ailesi tarafından evlendiriliyor.Ailesi genç kızını yada delikanlıyı başka insanların,yakınların,akrabaların,komşuların sözüne bakarak baş göz ediyor.Her kafadan bir ses çıkıyor.Komşular dan tut aileye kadar artık evlendir şu genci ,yaşı geldi,çoluk çocuk sahibi olsun deyip akıllarına giriyor.Çocuklarından,gençlerden daha cahil olan ailelerde oğlunu,kızını evlendiriyor.Karşılığında başlık parası istiyorlar işte tam bir geri kafalılık.Çocuklar ailelerine ses çıkartamıyorlar,çıkartamıyorlar çünkü ellerinden bir şey gelmez.Aileler çocuklarını evlendirdikten sonra torun bekliyorlar.Sanki evlendirmeleri marifet birde çocuk anne den torun istiyorlar.Türkiye de geri kafalı,çocuktan daha çocuk ve cahil insanlar var.Büyük yaşta evlenen insanlar bile anlaşamazken,hemen çocuk istemezsen,bazı yaşı geçmiş insanlar evlenmek istemezken.Bazı gençler küçük yaşta evliliğe maruz kalıyor ve okumuyor rezillik,sefalet,huzursuzluk,koca dırdırı çekmek zorunda kalıyor.Erken yaşta evlilik bazen kötüyle de olabiliyor genç kızlarımız tecavüze uğruyor ve ailede bunu namusu kirlettiği için kızı evlendirip namusu temizlemek olarak görüyor.Yani erken evliliğin sebepleri aile içi şiddet,eğitimsiz bırakılmak,ekonomik sebeplerden dolayıda olabiliyor.Maddi durumu kötü olan aileler kızlarını evlendirip evden bir boğaz eksilmesini düşünüyor.Cahil olan insanlar bireyler eğitim görmediyse ,eğitim görmeli.Yaşı küçük olan çocuklar,gençler okutulmalı ve buna engel olmamalı kimse ki bilinçli bireyler yetişsin.
Hatice EKİZ
YANLIŞ SEÇİMLER

Evlilik ne demektir derseniz sevdiğiniz veya saygı duyduğunuz kişiyle yollarınızı birleştirmek derim.
Genç yaşta evlilik bence ilişkileri olumsuz etkiler. Çünkü evliliklerin uzun süreçte olmasını istiyorsanız genç kişilerin evlenmesi birbirlerini çok tanımadan sadece birbirlerini sevdikleri için yapılırsa çok uzun sürmesi beklenemez. Evliliğin yürümesi için eşit dereceli düşünce yapılarının benzer kişilerin evlenmesi uygundur. Peki bu böyle olmaz şıp sevdi kariyersiz bir evlilik  olursa ne çıkar diyorsanız size Arkadaş Islıklarından bir örnek vermek isterim.
Bir mahallede genç bir delikanlı vardır. Bu delikanlı tamda kızların gönlünü çalma dönemindedir.  Klasik bir şey olduğunu belirtmem gerektiği düşüncesiyle sabahları arkadaş ıslıklarıyla başlar, sabahı sabah eder. Okul, kariyer, diploma onlar için önemli değildir. Daha bedenleri gibi ruhları da olgunlaşmamış, gelecekte onların neyi beklediğini düşünmezler. Bu mahallede bir kız vardır. Bir gün bu delikanlıya kaçar ve evlenmeye karar verirler. Büyük sıkıntılar çekerler ve sonunda çocuk  saçma sapan olduğunu düşündüren bir fikirle kızı bırakıp çekip gider. Sonrasında büyük acılar çeker ama iş işten geçmiş ve kız başka bir adamla evlenmiştir. Çocuk daha sonraları düşünmeye olgunlaşmaya başlar. Kariyerin, işin, ekmek parasının her şeyden önce geldiğini anlar.
Sonuç olarak; genç yaşta evlilik kişileri olumsuz etkiler. Çünkü bu kişiler şıp sevdi bir aşkın peşine düşmüşler ama daha olgunlaşmamış, ekmek parasının değerini bilmiyor ve sağlıklı düşünemiyorlardır.

Işıl KANAR
                                                                    GERÇEKLİK


      Yazı konumuz fazlasıyla doğru olmuş bence çünkü dost çok önemli bir kelimedir her insana denmez bunu hak edicek  çok az insan vardır. 20 tane arkadaşınız olabilir ama 20 tane dostunuz olamaz. Dost diyebileceğiniz  en fazla 5 kişi olmalı. Dost, senin en zor zamanlarında yani fukaralığında, hastalığında, hapishanede ,çaresizliğinde belli olur. Kimse yokken o vardır yanında. Seni sen olduğu için sever .Seni ne yaparsan yap yanlız bırakmaz. İşte dost budur.


   Herkes herkesin arkadaşı olabilir.Hatta her an arkadaş olabilirsiniz ama dostluk dediğiniz şey karşılıklı olmalı bir şeyi iki tarafta yapmalı, dostu olan insanın başka bir şeye de ihtiyacı olmaz. Zaten kötü zamanımda yanımda olmicaksan mutlu zamanımda da hiç olma. Benle üzüntümü paylaşamıyorsan mutluluğumu hiç paylaşma. Herkes paran varken, mutluyken senle arkadaş olmak, dost olmak ister ama dost dediğin senin her anında yanında olan sana destek olan sen yıkılmışken seni kendine getiren, toparlayan kişidir. Kaptanlar içinde öyle herkes bir gemiyi yönetir ama fırtına olunca herkes kaçar. Ama kaptanın iyiside fırtınada belli olur.



Kısacası herkes herkesin iyi anında birlikte ama kötü anda, durumda yanında olmak herkesin yapacağı bir şey değildir. İşte kaptanın iyisi fırtınada, dostun gerçeğide fukaralıkta, hastalıkta ve hapishanede belli olur.

Mert PALO

insanın kararları,seçimleri,fikirleri,istekleri hayatının tamamında aynı olmaz. insan hayatının birçok döneminde bu tip özellikler farklılık gösterebilir. mesela kararlar insan hayatında çok önemli bir yere sahiptir ama insanlar hayatının her döneminde farklı kararlar verirler. insanın kişiliği değişebilir. eğer insanlar değişik kararlar vermeselerdi büyük başarıları elde edemezlerdi. insanların kararları değişir ve kararlar kadar davranışlarda değişir. insanların hayatında onları etkileyecek bazı durumlar meydana gelir. işte o zaman insanlar her yönleriyle değişebilirler. insan ömrü boyunca hep aynı düşünecek ve davranışları hep aynı olacak diye bir kaide yoktur.

sonuç olarak insan hep aynı şekilde karar vermez ve hayatı boyunca aynı davranışları sergilemez. insan yedisinde neyse yetmişinde o değildir

Murat KUŞ

Küçük Yaşta Evlenilmemeli

      Küçük yaşta evnelinme olayı çok yaygın değildir.Genelde 18 yaşından sonra evlenilir ama Doğu  Anadolu'da bu tarz evlenilme olayları vardır.Türkiye’de 2008 yılı araştırmasından çıkan sonuca göre, ortalama her üç evlilikten biri çocuk yaş evliliği. TÜİK istatistiklerine göre de, Türkiye’de 181 bin çocuk gelin var. 'Mahkeme izniyle' 18 yaşın altında evlendirilenlerin oranındaki artış dadır.

     En son Ağrı’da 10  yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesiyle ezberlerin bozulduğuna dikkat çeken Doğan,  "Kız çocukları namus yüzünden erkenden evlendiriliyor. Aileler, kız çocuklarına ‘Bizden gitsin. Benim sırtımdan gitsin’ diye bakıyor. Yoksulluk, aile içi şiddet ve huzursuzluk, toplumda itibar kazanma,  toplumun öğrettiği cinsiyet rolleri erken yaş evliliklerin gerekçeleri arasında. “Kız çocukları, aileler için bir misafir” diyen Doğan, tüm bu olan bitenin temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırdığını vurguluyor.Kız çoçuklarının küçük yaşta evlenildirilmesi Doğu Anadolu'da normalmiş gibi geliyor.Geçen haberlerde 10 yaşındaki bir  kız çoçuğu cinsel ilişkiden sonra iç kanamadan öldüğünü  duymuştum.Türkiye buna dur demeli.Yasak olmalı.Bu küçük yaşta evlendirme olayı sadece Doğu Anadolu'da olmuyor: Adana'da 13 yaşındaki kız ile 16 yaşındaki oğlanı düğün yaparak evlendirdikleri ileri sürülen aileleri hakkında, "çocuğun cinsel istismarına yardım" suçundan yedi buçuk yıl hapis istemiyle dava açılmıştı.Hatta bu konuyu hikayeler yardımıyla anlatan 'Arkadaş Islıkları' adlı bir kitap bile vardır.

      18 yaşını geçmemiş kızların imam nikahıyla ve mahkeme yardımıyla nikah kılınmasının yasak olması lazım. Her yıl 50 bin genç anne, doğum ya da gebelik sırasında ölüyor  


Okan ERTEPE

GENÇ YAŞTA EVLENMEK İNSANI OLUMSUZ ETKİLER
     İnsanın evlenmesi, bireylerin ufkunu açar, olgunlaştırır. Ama bir yandanda “Bekarlık sultanlıktır” diyesim geliyor ama hangi sultan kendi yemeğini yapıp evini temizler bilemiyorum. Ama bence evlilik bir birey için 30-35 yaşları arasında yapılmalıdır. Evlilik yapan iki ailenin birbirileriyle kurduğu iletişim çok önemlidir, aileler anlaşırsa o evlilik sıkıntısız ve rahat geçer. Gençken evlenmenin avantajı; birlikte daha fazla zaman geçirebilirler ama öte yanda bekarlıkta arkadaşlarla yapılacak çok daha fazla şey vardır. Bence genç yaşta evlenmek insanı sıkar, boğar yani kişileri olumsuz etkiler. Mesela genç yaşta bir insan arkadaşlarıyla gezer ama öte yandan evlendiğiniz zaman kısıtlanıyorsunuzdur. Genç evlilikte ne yaparsanız yapın eşinizin haberi olmalıdır. Eğer söylemezseniz evlilikte güven sarsılır ki bu olayın genç evlilikte olması bir ömür bir şüphe ortamını yaratır. O şüphe ortamıysa en ufak bir yanlış anlaşılmada tartışmaya yol açabilir. Beklide insan genç evlendiğinde hayatından sıkılabilir ama en önemlisi insan daha belli bir düzen kuramadan evlenebilir çünkü bir erkeğin askere gitmesi gerekir tabii ondan öncede okulun bitmesi gerekir. Bir erkek için iş hayatı, para kazanma, çevre edinme yani biraz sokağı tanıması gerekir kollarının uzun olması gerekir. İki aileldede bir çocuk baskısı olabilir ama çift bunu yapmak istemeyip kafalarına buyruk yaşamak isteyebilirler isteyebilir genç evlilik yapılsa bile çiftler bence en erken 30 yaşında çocuk yapılmalıdır. Gerek erkek gerekse kadın evlilik hakkında ki sorumluluklarının farkına varılarak evlenilmelidir bir anlık hisle bu karar verilmemelidir.   

Onur ŞEN 

GENÇ YAŞTA YAPILAN EVLİLİKLER


         Genç yaşta yapılan evlilikler kişileri olumsuz etkiler. Onları hayata karşı birçok sorun ortaya çıkarır. Örneğin kalacak yer , yeme içme ve para asıl sorunlardır. Yeme içme, kalacak yeri para ile bağlantı kurabiliriz.

         Genç yaşta yapılan evlilikler 2’ye ayrılmalıdır. Çünkü bazı kişiler zorla evlendirilir. Bazı kişilerde ailelerde kaçarak evlenmeye çalışır. Kitabımızda buna örnek verir. Kızın babası kızını bu kişiyle evlendirmek istememektedir. Kızda bu yüzden oğlana kaçar ve hayatta onları zor günler bekler. Bir de zorla evlendirilen kişiler vardır. Anne ve baba zoru ile evlenenler. Günümüzde ülkenin doğu taraflarında bu çok görülmüştür. Küçücük kızlar para için yaşlı yaşlı adamlarla evlenirler. Bu küçük bir kız için zordur. Kitabımızdaki örnekle devam edersek , oğlan ve kız kaçtıkları zaman bir sürü kişinin evinde bir odada kalırlar. Onlar için bu çok zordur. Çünkü ilk evde kızı kötü emellerine alet etmek isterler. İkinci evde kadınla kavga ederler. Kız bu yüzden sürekli başka kişilerin insanların yanında kalmak ister. Ama nerdeyse gittiği her evde sorunlar yaşamaktadır ve gittiği son evde tartışırlar ve ayrılırlar.

         Kısacası erken yaşta yapılan evlilikler kişiyi olumsuz etkiler. Onlar hayata karşı ayrı bir mücadele verir ve geriye dönülmeyecek bir serüvene başlarlar. Bu yüzden aklımıza her esen şeyi yapmamalıyız zamana bırakıp olmasını beklemeliyiz.

Sima TÜRKÜNER

 


GENÇ EVLİLİKLER
      Türk toplumunun kanayan yaralarından biri de erken yaşta yapılan evliliklerdir. Erken yaşta yapılan evlilikler hem çiftleri hem aileleri hem de  toplumları büyük sorunlarla karşı karşıya bırakabilmektedir.
       Erken yapılan evlilikler, özellikle kız çocuklarının  toplumdaki eşitsiz konumunu arttırmakta, haklarının bilincine varmasını engellemekte, gençliğini yaşayamadan büyük sorumluluklar almasına ve bu sorumlulukların zaman içinde psikolojik travmalara yol açmasına sebep olmaktadır.
       Kimi zaman aile baskısı, kimi zaman evde kalma korkusu kimi zaman da özenme duygusundan dolayı genç kızlar evlenmekte, sonrasında da bir çok sorunla karşı karşıya kalmaktalar. Erken hamilelikler, erken doğumlar, sağlıklı ve bilinçli bir annelik dönemi geçirememe, henüz kendisi büyüyüp olgunlaşmadan küçük bir çocuğun sorumluluğunu alma gençlerin psikolojisini bozup, travma yaratıp aile içi sorunların artmasına sebep olmaktadır.
    Erken yaşta evlenen gençlerde pişmanlık, öfke, hayal kırıklığı ve yaşamadıkları şeylere karşı özlem duygusu sıkça görülür. Bu da kişinin mutsuz olmasına ve evliliğinde sorunlar çıkmasına sebep olur. Gençken yaşanması gereken şeyleri yaşamayan çiftler daha sonrasında bunun pişmanlığını duymakta ve aralarında da sorun yaşamaktadırlar. Daha sonrasında ya boşanmalar olmakta ya da katlanılması zorunlu görünen bir evlilik devam etmektedir. Bu da mutsuz çiftlere ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara sahip bir toplum olmasına sebep olmaktadır.
    Oysa ki çiftler hem çocukluklarını hem de gençliklerini yaşayıp, belirli bir olgunluğa ulaşıp, geride özleyecek bir duygu bırakmayıp, eğitimlerini  tamamlayıp, ekonomik özgürlüklerini kazanarak evlilik yaparlarsa daha mutlu olurlar. Daha sağlıklı  aile yapıları olur. Daha mutlu ve sağlıklı çocuklar dünyaya getirirler.
     Unutmamak gerekir ki ‘’ Erken evlilik hayattan çalmaktır.’’

Sude İNÇ

AYNI DEĞİLİZ


Yer altındaki madenler gibi, insanlarda nitelik yönünden farklılık gösterirler.
Biz insanlar görünüş olarak birbirimize benzeriz, değil mi? Hatta aynımız bile olabilir birbirimize tıpkımız gibi benzesek bile, bizleri ayırt edecek olan bir şeyler vardır. Düşüncelerimiz,isteklerimiz,niyetlerimiz... 

İki tane insan düşünelim, bu iki insan ikiz olsun. Saç yüz,kaş,göz,fizik,burun düşünebileceğiniz her şey aynı bu ikisinde. Dışardan bakan bir insan yani onları tanımayan bir insan hemen bu ikisi ne kadar benziyor birbirlerinin aynılar diye düşünebilir. Ama bir de şöyle bir şey var, bu ikisini iyi tanıyan bir insan:'' Dış görünüşleri o kadar çok benzeyebilir, ama içleri arasında dağlar kadar fark var.'' diyebilir. Birisi iyidir,birisi kötü. Birisi merhametli diğeri gaddar ve acımasız birisi kötü düşünmez,diğeri pis kalpli... ŞAP İLE ŞEKER BİR DEĞİLDİR. Kendisinin aynısını bulduğunu düşünen bir insan varsa da,o insan büyük ihtimal ile aynaya bakmıştır.

Görünüşe aldanmamak gerekir. Dış görünüşleri birbirine çok benzer fakat gerçekte iç yapıları birbirinden çok farklıdır. Beş parmağın beşinin bir olmadığı gibi,insanların da biri yoktur. 

Tahsin MELİKOĞLU

Genç Evlilik ve Değişim

            Genç yaşta yapılan evlilikler şu sıralar fazlasıyla gündemimizi oluşturmakta. Genç yaşta yapılan evliliklerin kişileri olumsuz etkilediğini düşünenleri elbet sizde ister istemez duymuşsunuzdur. Şunu söylemek isterim ki bu düşünce benim düşüncelerimle tamamen zıt. Aksine ben genç yaşta yapılan evliliklerin kişileri olumlu etkileyebileceğini düşünüyorum.

            Ben aslında atasözlerine de karşıyım aslında bu konuda. Örneğin bence “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur” yanlış bir atasözüdür. Çünkü insan değişebilir. İnsanı bir çok şey değiştirebilir. Hiçbirimiz duymadık mı para kazanınca aklı bi’ karış havada olanları. Duymadık mı aşkı için her şeylerinden vazgeçen insanları. Bunca örnek varken neden insan erken yaşta yapılan evliliklerin kişileri kötü etkilediğini düşünsün ki. Bence insanlar erken yaşta evliliklerle daha iyi insanlar olabilirler. Düşünün ki aylak aylak gezen serseri bir insan evlilikle daha derli toplu daha sorumluluk sahibi bir insan olabilir bence. Bunlar erken yaşta yapılan evliliklerin verimli meyveleri olabilir. Ayrıca genç yaşta yapılan evlilikler çiftleri birbirlerine daha yaklaştırır daha güçlü bir bağ kurdurtur. Eskidikçe değer kazanan şeyler vardır etrafımızda. Bir sürü şey söyleyebiliriz bunu için. Araba, eski süs eşyaları, antika saatler… Ama bence en çok değer kazananı sevgidir. Genç yaşta başlanılan bu yolculuğa her sene yeni şeyler eklendiğini düşünün. Uzun süren bir evliliğin erken başlayan öyküsünü.

            İşte bu da benim yorumum genç yaşta yapılan evliliklerle alakalı olarak. İnsanı iyiye götürür bence genç yaşta yapılan evlilikler. İnsanın hatalarına erken varmalarını sağlar. Hayatın zorlu virajlarından dönerken iki kişi olmayı sağlar.Ve iki birden her zaman büyüktür…


Tuğberk YAVUZ

GENÇ YAŞTA EVLENMENİN ZORLUKLARI
     İnsanın çok küçük yaşta evlenmesi kendisini ve tabii ki çevresini yani kendi ailesi ve evleneceği kişinin ailesini daima olumsuz yönde etkiler. Belki de kişi evleneceği kişiyi tam olarak tanımamış, aile ya da çevre baskısı ile evlenmiştir. Bu tür olaylar ülkemizde de sıkça yaşanmaktadır. Kişi kendi isteği ile evlenmiş olsa da zorlukları görünce bazı evlilikler çok erken zamanda bitebiliyor. Bu olay da haliyle insanın psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Bu olayları yaşayan kişi kendini bir anda kötü alışkanlıkların içinde bulabilir
     Erken yaşta evlenmenin ne denli olumsuz olduğuna okuduğumuz kitaptan örnek verebiliriz. Kitabımızın kahramanı bir kıza âşık oluyor ve henüz ekonomik bağımsızlığını sağlamadan çok genç yaşta âşık olduğu kızla evlenmek istiyor. Hatta bunun için intihar bile ediyor. Kız da yaşının verdiği cahillikle evlenmek için kitabımızın kahramanına kaçıyor. Bu insanlar birbirlerini seviyorlar fakat evlilikte sevgi karın doyurmuyor. Kahramanımız ekonomik özgürlüğünü henüz sağlamadığı için hem kendisi hem de evlenmek istediği kız büyük zorluklar yaşatıyor ve henüz evlenecek olgunlukta olmadığından kendini beğenmişliği yüzünden kızı bir paçavra gibi kaldırıp atıyor bunun sonucunda da henüz evlenmeden ayrılıyorlar.
     Kişi ekonomik bağımsızlığını sağlamış, istediği iş ve hedefe ulaşmışsa evlenebilir. Bunun yaşla erken ya da geç ile alakası yoktur. Fakat bunları gerçekleştirmemiş kişinin illa erken evlenmesi de gerekmez. İnsanlar birbirini tanıdıktan sonra, zorlukları bilip onu görünce evliliğini bitirmemesi ve birbirine inandıktan sonra evlenebilir. Tüm bunların olmaması birde erken yapılan evlilikler her zaman olumsuz olmuştur.

Yiğit Alp SEVİNÇ
GENÇ YAŞTA EVLİLİĞİN ZARARLARI
  
   Evlilik iki insanın birbirlerine karşılıklı sevgi duymaları sonucu bir araya gelmelerine denir.Evlilik düzgün bir şekilde yapıldığı sürece sağlıklı yürür fakat bilinçsizce yapılan evlilikler insanların evlilklerinin ileriki yıllarında onların ilişkisine zarar verecektir.
   İnsanların genç yaşta evlenmesi yada evlendirilmesi o kişilerin mutsuz olmalarını , huzursuz olmalarını ve ileride sorun yaşamalarına neden olacaktır . İnsanlar henüz gelişimlerini tamamlayamadan , akılları henüz evliliğe ermeden evlendirilirlerse yada evlenirlerse , o insanlara hem ileride sorun yaşatacak , hem o dönemde sorun yaşatacak hemde çevrelerine sorun yaşatacaktır. Evlilik ciddi bir olay olduğu için genç yaşta olanlar bu işin ciddiyetine varamayacklardır . Hepimizin de bilidiği gibi evlilikte evi geçindirecek olan kişiler anne ve babadır ancak henüz genç yaşta olan bireyler birer iş sahibi olmadıkları için evlerini geçindiremeyeceklerdir bu durumda ilişkinin düzensiz gitmesine neden olacaktır . Genç yaşta olan bireyler henüz çocuk bakabilecek kapasiteye sahip olmadıkları için çocuk da dengesiz gelişecek ve ileride sorunlar yaşayacaktır . Ayrıca çocuk ile anne baba arasında az bir yaş farkı olacağı için çocuk anne babayı birer arkadaş olarak bile görebilecek duruma gelebilir ve bu da çocuğun anne babaya karşı saygısını yitirmesine neden olacaktır .
   Sonuç olarak genç yaşta evlilik hem anne babaya hem de çocuğa evlilikten sonra büyük sorunlar yaşatacaktır . Genç yaşta evlilik yapmayın yaptırmayın .


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder