16 Ocak 2015 Cuma

9. SINIFLARIN EVP KAPSAMINDAKİ KOMPOZİSYONLARI



ARDA ATAKAN YIĞIN

Öldürmeyen Acı Güçlendirir

Herhangi bir insanın hayatında birçok zorluklar bulunur. Şahıslar ancak bu zorluklarla baş ederek hayatta kalır. Çünkü hayata karşı savaşmayan ya da savaşamayan bir insan hayata yenik düşer, umutsuzlaşır,yaşama sevinci ellerinden kendisi alır. Öldürmeyen acı güçlendirir; hayatımızda karşılaştığımız zorlukların (hastalık,sosyal ilişkiler,iş,aile...vb.) olaylara karşı gösterdiğimiz sabır dayanma gücü ve sonucunda da elde edilen deneyimlerdir. Bu hipoteze örnek olarak ‘’İnsanlar hatalarından öğrenir’’,‘’Zorluklara direnen insan hayatı anlamıştır’’ sözlerini kullanabiliriz.

9. Hariciye koğuşu kitabındaki konu tam da bunun bir göstergesidir. Dönem 1915’li yıllarda geçmekte olup, yazar bacağından fiziksel olarak bir yara almış ve 7 yıl boyunca çekmiştir. Bu durumu incelersek yazar o 7 yıl içerisinde sakat bacağının gece yaptığı ağrılara, fazla yürüyememe,koşamama vb. Olaylara karşı sabır göstermiş dayanmış ve tecrübe edinmiştir. Daha sonra yazarın kendi evinden başka olarak Paşa’nın evinde kalmakta olup Paşa’nın karısı yazardan nefret ettiği için Nüzhetle konuşurken ona sürekli ondan uzaklaşmasını öğütler.Bir gün yazar onları gizlice dinler ve kendisi hakkında kötü konuşmalar işitir,bu onun misafir olduğu bir konakta istenmemesi anlamına geldiği için yazar 4 gün sonra konaktan gider. Kendi evinde rahatsızlanır,yakın bir arkadaşı ve annesi ile hastahanye giderler. Doktorlar bacağının çok kötü durumda olduğunu söylerler.Ona 2 seçenek sunulur ya bacağı bedeninden serbest bırakılacak ya da çok ağır operasyonlar geçirerek sağlığına kavuşabiecekti.Yazarın kendi bacağına olan sevgisi ve düşkünlüğü yüzünden zor yolu seçti. Uzun süren zorlu aşamalar sonucu bacaşı eski zamanlardaki iyi halini aldı. Bence yazarın geçirdiği bu süreç onu daha da güçlendirdi.  



ATAKAN AKKAPULU


Öldürmeyen acı güçlendirir
Bu söz Friedrich Nietzsche’ye aittir. Alman düşünürün bu a sözünden engelleri aştığınız sürece o a engelin z sizin hedefinize ulaşmanızdaki etkisinin kalmayacağı anlaşılır. Bazı engeller sizi yaralasa . da yolunuza devam edebildiğiniz sürece kendinizi daha güçlü a hissedersiniz. Örnek olarak grip olmamak için grip aşısı oluruz. Vücudumuz o virüsü tanıyıp nasıl yeneceğini . öğrenir ve grip virüsü vücudumuza girdiği zaman vücudumuz o virüsü yener ve hasta a olmayız. . .
Mesela bir hata yaparız ve o hataya bakarak ders çıkarırız (en azından çıkarmalıyız. J). İleride benzer bir durumla karşılaşırsak hata yapma oranımız çok az olur. Yani sonuç olarak size engel olamayan engel size engel değildir. J . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . .. . . . . . . . . .





CANSU AŞKIN


ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR 

Bu sözde anlatılmak istenen , çektiğimiz acılar bize çok büyük bir zarar vermediği sürece bizi güçlendirir.Kişi çektiği acılarla güçlenir,olgunlaşır. İnsan aldığı darbelerden sonra,edindiği tecrübelerden sonra daha da güçlenir.Yaşanan bunca acı, görüş alanınızı genişletip mutlaka size bir şeyler katar.

Anlattığımız sözü örneklerle açıklamak istersek,örneğin;okuduğumuz 9. Hariciye Koğuşu’nda yazar,öldürmeyen bir acı karşısında bunca acıya katlanıyor ve sonunda bacağı kesilmeden ameliyat oluyor.Örneğin; günlük hayattan da düşünürsek;kolumuzun kırıldığını varsalıyım.Bu durum her ne kadar acı verse de bizi öldürmez ve kolun iyileşmesine mutlaka bir çare bulunur.Farklı bir açıdan bakarsak;herkes sizi eleştiriyor,dışlıyor ve kendi ortamlarından soyutluyorsa bu sizin başarılı,güçlü olduğunuzu gösterir çünkü sadece başarılı ve güçlü kişileri eleştirirler,dışlarlar ve toplumdan soyutlarlar.Ve bunca eleştirilere karşı siz, daha da olgunlaşır,güçlenirsiniz.Friedrich Nietzsche ne kadar güzel söz söylemiş.Eğer acı sizi öldürecek kadar şiddetli değilse o acılara katlanmak sizi güçlendirir.Romantizmin penceresinden bakıldığında da doğru bir söz aslında.Bunalımlara girmiş,yatalak hale gelmiş kişi zaman geçtikçe çektiği acılardan ders alarak daha da güçlenecek.9.Hariciye Koğuşu’ndaki durum bu düşünceyle örtüşüyor.Yazar, kitabında doktorun sözlerini dinlemiyor,uygulamalarını yapmıyor ve bacağı kesilecek duruma geliyor fakat başka bir doktor bacağının kesilmeden de iyileşeceğini söylüyor.Yani sonuçta yazar,bacağı kesilmeden iyileşme çaresi buluyor.
Sonuç olarak; Ünlü düşünür boşuna söylememiş.Kişiyi öldürmeyen acı güçlendirir.Sizde böyle bir durumla karşılaşırsanız eğer acı öldürecek kadar kötü değilse acılara katlanmanız sizi güçlendirir.



EDE DOĞUKAN AKGÜL
Adalet
İstisnasız herkes adalete güvenmelidir ve ondan yararlanmalıdır . Herkes birbirine eşit davranmalıdır kimse birbirini ezmemelidir . İnsanlar arasında ayrım yapılmamalıdır . Mesela insanlar fakir veya zengin diye ayrılmamalıdır . Mesela bir zengin vatandaş bir mekana girdiğinde ona nasıl davranılıyorsa fakir bir vatandaş da aynı şekilde davranılmalıdır . Bir bilet sırasında herkes sırasını beklemelidir kimse kaynak yapmaya çalışmamalıdır . Çünkü herkes birbirine eşittir . Birazda kitaptan örnek vereyim . Yazar o eşsiz anlatım gücüyle ‘ insanlarımızı mankurt olmaktan kurtaralım ‘ mesajı vermiştir . Birde size mankurt olmak ne demek onu açıklayayım . Mankurt olmak demek bunu kitabımızda anlatılan bir Nayman efsanesinden öğreniyoruz . O efsanede Juan-Juan’ lar , tutsak ettikleri genç savaşçılara , akıl almaz işkenceler ederek geçmişlerini unutmalarını sağlıyorlar ve böylece o genç delikanlılar o işkencelerden sonra akrabalarını hatta ve hatta anne babasını bile gözünü kırpmadan öldürecek duruma geliyorlar . Önemli olan burada gerçek hayatta mankut olmamaktır . Yani insanların manevi duygulardan , adaletten , hak ve hukuktan uzaklaşarak bazı insanlara ve mevkilere daha fazla önem vermesi , onları herkesten üstün görmesi .

Olaylar karşısında adalete güvenmeli , hukukun üstünlüğüne inanmalı adaleti kendimiz tecelli ettirmeye çalışmamalıyız . İnsanları işlerine , zenginliklerine , inançlarına , giyimlerine göre sınıflara ayırmamalıyız . Buradan yola çıkarak bazı insanlara , bazı imtiyazlara sahip oldukları için ayrıcalık ve üstünlük tanımamalıyız . Herkesin yasalar önünde eşit olduğunu unutmamalı , haklarımızı yasalara uygun olarak aramalıyız . 



EMRE KARCI


                     ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR
Öldürmeyen acı güçlendirir çünkü: Mesela eğer sakatsak veya bir hastalığımız varsa buna karşı mücadele vereceğimiz anlamına gelir ve biz bu tür acılarla mücadele ettiğimiz için hayatın zorluğunu çekecekleri için hayata bakış açıları değişecektir az da olsa, eğer bu tür acıları atlatırlarsa ileride bir daha böyle acılar çekmemek için daha fazla önlem alırlar, daha çok uğraşırlar onların dayanıklılığını arttırırlar. Kitapta gördüğümüz bir dizlerinden sorunlu bir çocuk var o kadar acı çekiyor ki artık bunlara yavaş yavaş alışıyor kendi hastalığıyla ilgili her şeyi öğrenir duruma geliyor diğer insanlardan daha farklı bir bakış açısı oluşuyor onda . Kitapta bu dizlerinden rahatsız çocuk Nüzhet’i seviyor ama ona karşı davranışlarına dikkat ediyor acılar çektiği için hayata bakış açısı farklı oluyor biraz çekingen bir tavır sergiliyor. Ona bu hayatta her an hastalığının kötüye gittiğini biliyor o yüzden kendini ya dizlerinin çalışmayıp tekerlekli sandalyeye kalacağını yada öleceğini biliyor kendini bu durumlara yavaş yavaş hazırlıyor yani olan bitenleri daha iyi anlıyor daha iyi eleştirebiliyor. Kitaptaki bu hasta karakter başka acı çekenlerle empati kurarak onların bu acılarını yalanlarını çözebiliyor.Bu hasta karakter 9.Hariciye Koğuşuna giriyor yani nezarethaneye orda dışarıyı göremiyorsun sanki seni bir kutunun içine hapsetmiş tavşan besler gibi besleyip kutuyu geri kapatıyorlar bazı insanlar hapse girince dört duvar üstlerine üstlerine gelir. Dışarıyı göremedikleri için yakınırlar ve bu dışarıda olmanın özgür olmanın önemini kavratır insanlara aslında hasta olduğumuz zamansağlıklı olmanın önemini kıymetini hatırlarız keşke hasta olmasaydım,keşke terli terli durmayıp üstümü değiştirseydim gibi ifadelerde bulunuruz. Yani hapse girince ordan hayat okulunu bitirmiş gibi çıkar bazı insanlar bunlar günümüzde çeşitlilik göstermektedir. Afrikalı çocuklar şuan bazıları kıtlık çektikleri hastalıklardan çok çektikleri için ilerde her şeyin kıymetini bilerek kendilerini bu zorlukları aştıkları zaman özgüvenleri artacağı için bu özgüvenle her işte çalışabilirler.Kitapta bu kahramanımız sonunda bu hastalıklarını atlatarak diyor ki (artık bu odada başkaları acı çekecek onları şimdiden daha iyi tanıyorum) diyor bu durum bize öldürmeyen acı güçlendirir i açılıyor.



EYÜPCAN KUYUMCU

EŞİTLİK VE ADALET
Öncelikle eşitlik ve adalet sözcüklerinin tanımını yapalım.Eşitlik,adı üzere herkein herşeyde, her olayda,halk arasında... daha doğrusu yaşamın her yerinde eş ve özgür olmaktır.Adalet ise hak demektir.Her insanın başka çevredeki insanları rahatsız etmeden herşeyi yapabalirler.Bu bizim hakkımızdır.Hakkımızı her yerde her şekilde ve her zamanda kullanabiliryorsak bu bulunduğumuz yerin adaletli bir yer olduğuna bir göstergedir.Örneğin günümüzde bilgisayar oynamak her çocuğun hakkıdır fakat bu hakkını kullanırken son ses müzik açıp sitedeki komşularını hatta ve hattta yoldan geçenleri bile rahatsız edecek seviyedeyse bu olay o çocuğun hakkı değildir.Çünkü çevereye rahatsızlık veriyor insanların rahatsız olmasına yol açıyor ve gürültü kirliliği yapıyor.Fakat o müziği kısık bir şekilde sadece kendi duyacağı kadar açsaydı bu o çocuğun en doğal hakkıdır.Kitaptan örnek verecek olursak : Yedigeyin kendisi okuyamamıştır.Fakat o oğlunu da okula ben gidemedim o da gitmesin deyip çocuğunu okula yollamasaydı adeletsiz davranıp oğluna haksızlık ederdi.Fakat o oğluna haksızlık etmedi hatta ben okuyamadığı bu benim içimde hala bir uhte deyip bari olum okusun diye düşünmüş ve oğlunu okula yollamıştır.





         FARUKCAN BEKTAŞ



                 ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR

Bir olayı yaşadıktan sonra ona karşı tecrübe edinmek. Karakterin kitapta bacağıyla ilgili bir sorunu vardır. Yazar bacağıyla olan sorunu ciddiye almaz günler geçtikçe baston kullanmaya baslar annesi onu doktora götürür ama durum ciddileşir. Üç ay boyunca hastanede yatması gerekir aksi halde bacağı kesilecektir. Yazar üç ay hastanede yatar. Dokuzuncu hariciye koğuşunda yatar. Orası ona hapishane gibi gelir ama üç ay sonra çıkarılır. Bu olaydan öldürmeyen acı güçlendirir olayını çıkarabiliriz. Bir olayda başarısız olsak bile pes etmemeliyiz. Buna karşı tecrübe edinmeliyiz ki bundan sonra ona karşı yenilmeyelim. Aslında buna hatalarından ders çıkarmakta denilebilir çünkü bir insan hatalarından ders çıkararak gelişir ve geleceğe bu sonuçlarla bakar aslında her hata bizim için bir fırsattır. O hataların tümü bizi geliştirir ve hayatta daha tecrübeli bir insan yapar. Mesela kitapta yazar doktorun dediklerini takmıyor ama bacağının kesileceğini öğrenince hastaneye yatmak zorunda kalıyor fakat ayağı iyileşiyor ancak sevdiği kız yani Nühzet , Doktor Ragıpla evleniyor yani bundan çıkarılacak sonuç eğer yazar doktorun tavsiyesine uysaydı ve daha erken müdahele etseydi belkide Nühzet, Doktor Ragıpla evlenmezdi ve yazarın hem bacağı iyileşir hemde Nüzhet ile nişanlanabilirdi.




HÜSEYİN GÖKTEKİN

                          ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR
Amerikalıların şöyle bir sözü vardır ‘’ What doesn’t kill you makes you stronger. ‘’ diye. Türkçede öldürmeyen acı güçlendirir anlamına gelir yani bu yazının konusudur. Bu sözü İngilizce söylememin sebebi ise çok popüler bir söz olmasıdır. Bir örnek üzerinden anlatayım;
Üniversiteyi burslu okuyan bir öğrenci düşünelim ismi Muhammed olsun. Babasını küçük yaşta toprağa vermiş, annesi kanser, abisi gurbette, kendisine ve annesine bakıp aynı zamanda da üniversiteye gitmek zorunda okula her gün otobüs ile gidip geliyor. Yaşıtları kahvelerde oturup lüks arabalarda hayatını yaşarken hayatın ona küstüğü bu arkadaşımız Muhammed zor koşullarda hayata tutunmaya çalışıyor. Her gün hayat daha da zorlaşıyor ve acı çekiyor. Bu acı onu güçlendirir, hayatın zorlaşması ile birlikte bu arkadaşımız Muhammed güçlenir ve hayatın ilerleyen dönemlerinde daha güçlü bir karakter yapısına sahip olur. Diğer taraftan ise aynı üniversiteyi okuyan başka bir öğrenci düşünelim ismi Emir olsun. En lüks mobil cihazları kullansın, okula özel şoför ile gelsin, okula babasının fabrikasından kazandığı para ile girsin. Bu arkadaşımız Emir hayata karşı diğer arkadaşımız Muhammed’den daha güçsüz kalır. Emir ilerde bir zamanda bozguna uğradığında yıkılır, toparlanamaz ama oysaki Muhammed önceki zamanlarda karşılaştığı zor durumlar yüzünden olayı alttan alarak daha kolay hazmeder. Diyeceğim şu ki öldürmeyen acı güçlendirir fikrine katılıyorum ve bu fikri benimsiyorum. 




  İLAYDA NEVİN TAYFUN


                               GÜN OLUR ASRA BEDEL
İstisnasız herkes adalete güvenmeli, ondan yararlanmalıdır. Hiç kimseye üstünlük ve ayrıcalık tanınmamalıdır. Kitapta Yedigey adalete hep inanmıştır hatta buna kitaptan şöyle örnek verebiliriz;                                     
Kitapta Abutalip tutuklanmıştı hem de suçsuz yere ve bunun üzerine Yedigeyi de sorguya çekmişlerdi. Sorgu boyunca Abutalibin yazdığı şeyleri kötü bir şekilde yorumlayarak bunun hakkında Yedigey e sorular sormuşlardı ve Abutalibi suçsuz yere tutuklamışlar ve onun hakkında yanlış şeyler söylemişlerdir ama bu sorgu boyunca Yedigey , Abutalibin böyle şeyler yaptığına inanmamıştır ve onu savunmuştur . Ne yazık ki Abutalibi ailesinden ayırmış ve onu tutuklu olarak uzak yerlere götürmüşlerdir ama Abutalip ailesinden ayrı kalmaya dayanamamış kalp krizinden ölmüştür. Bu haberi duyan Yedigey ve Kazangap ,Zarife ye haber vermeden önce nasıl söyleyeceklerini, Abutalibin çocuklarının nasıl üzüleceğini konuşmuşlardır. Zarife kocasının ölüm haberini alınca çok üzülmüştür ama çocukları için güçlü durmaya çalışmıştır ve tabi ki de çocuklarına babalarının öldüğünü söylememiştir. Daha sonra Abutalibin suçsuz olduğu kanıtlanmıştır ama ne yazık ki o bu acıya dayanamamış ölmüştür ama Yedigey en başından beri onun suçsuz olduğunu biliyordu . Adalet yerini bulmuştur ama iş işten geçmiştir Abutalibe bu iftirayı atan kişi yakalanmıştır. Sonuç olarak adalete güvenmeli ve ondan özgürce yararlanmalıyız kitapta da olduğu gibi adalet yerini bir gün bulur ayrıcalık tanınan insanlar ,ayrıcalıksız sorgulanır ve asıl suçlu bulunur ama kitapta da olduğu gibi adaletin yerini bulması biraz gecikiyor.





İLAYDA ÖZDEMİR


İnsanlar yaşadıkları hayat boyunca büyük sorunlarla karşılaşır bu sorunları atlatabilmek için üzerinden zaman geçmesi gerekir.İnsanlar hayatlarındaki bu acıların üstesinden gelebilmelidir.Bu sayede hayata tutunup devam edebilirler.Bu acıları sorunları atlatabilmek için elinden ne geliyorsa yapmalıdır.Ancak her ne yapmış olursa olsun atlatmış gibi görünebilir yinede içinde ona ait izler taşıyordur.İnsan aldığı darbelerden sonra edindiği tecrübelerden sonra daha da güçleniyor.O an yaşadığımız şey çok büyük ve ağır geliyor ancak bir süre sonra o çok büyük dediğimiz sorumluluk bizi en iyi kılmak için çıkmış karşımıza.

Okuduğumuz kitapta da aynen böyle oluyor. Kahramanımızın küçüklükten beri çektiği ciddi bir hastalığı vardır.Bu hastalığı yüzünden çoğu zamanını hastanede geçiriyor bu nedenle de artık hastanelerden tiksiniyor.Hastaneyi artık koğuşa benzetmeye başlıyor.Tek bacağından acı çekmektedir kahramanımız ama sürekli ümitleri hayalleri peşinden koşmaktadır.Ağrıları gün geçtikçe artar ve dayanılmaz olur artık bunun üzerine onu fakülteye yatırırlar.Fakültedeki operatör bacağının kesilmesi gerektiğini söyler ancak kahramanımız buna razı olmaz ve bacağını kaybetmek istemez.Bunun üzerine onun üç ay hastanede yatmasını ve ameliyat olması söylenir.Ve kahramanımız dokuzuncu hariciye koğuşuna yatırılır.Ameliyatı bitip yedinci pansumanından sonra bacağının kurtulduğunu ancak yere basmaması gerektiğini söyler doktor.
Hayata her zaman gülerek bakmalıyı küçük bir olayda hemen pes etmemeliyiz.Hatta ona sıkıca sarılmalıyız bu sayede daha çok güçleniriz.Hayatta hiçbir şeyin altın kalkamayacağımızı düşünmememiz gerekir çünkü öldürmeyen acı güçlendirir.





MEHMET BOYVADO

  "Öldürmeyen acı güçlendirir" sözü,Friedrich Nietzsche'nin Putların Alacakaranlığı kitabında geçen bir sözdür.Herkese göre anlamı değişebilir bir çok anlama gelebilir çünkü,çok yönlü bir sözdür.
Bu söz benim için çok anlamlıdır çünkü doğruluğu insanlar tarafından yaşanarak kanıtlanmıştır.Bir zorlukla karşılaştığımızda pes etmek yerine direnir,savaşırsak kazanırız ve eğer ki kazanırsak sadece o savaşı kazanmış olmaz hayata bir gol atmış oluruz.Ne olursa olsun insan pes etmemeli,dayanmayı bırakmamalı. Direnip,güçlenmelidir. Yapılan hatalar,yaşanan zorluklar,kaybedilen durumlar geçmişe dönülüp telafi edilecek olursa,eğer ki öyle bir şansımız olsaydı yaptıklarımızı yapmaz olgun bir şekilde doğrusunu düşünürdük. Sonuçlarına katlanmalıyız hatalarımızın ama güçlenmeliyiz. Yaşadıklarımız,hatalarımız bize ders verir,hayat bizi sınar. Zaten yaşadığımız hayat sınavın kendisidir ve biz bu sınavda yanlışlarımızdan ders çıkararak doğrularımızı düzeltmeli,telafi etmeliyiz Örnek vermek gerekırse:terk edilmiş bir cocugun acılarını düşünelim o çocuk bizden daha zor bi çocukluk gecırır o hayatın zorluklarıyla daha cok yasadıgından dolayı bizim cok buyuttugumuz seyler onun için hic bişeydir bizim aşk acısı veya hastaldıgımda hayatım cok kotu deriz ona göre bu hiç bişeydir cunku hayat ona bi sağdan bi soldan çarpmıştır bişeyleri kaybedince ailenden bırını gibi insan o acıda ölmek ister ama öldürmeyen acı güçlendirir. Su sokak çocuklarını bakın aileleri onları dövüyor zorla dilendiriyor onlar bu acılarla buyup güçleniyor bizim kinin aksine hayata daha cok tutunuyorlar çünkü ben yaptım kendı emeğimle geldim demek için kendi acılarını toplumdaki yerlerini yüceltmek guclendırmek ıcın





 


MESUT MERT


Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. Adalet bir çok konuylada ilişkilidir. Tarih boyuca tartışmalı bir alan olup düşünürler eski çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Kutsal kitaplarda ve bazı ansiklopedilerde adalete ve adil olmayan bölümler ve anlatılanlar vardır. Adalet hep olmalı ve uygulanmalıdır ama bazı durumlarda adaletli olamıyoruz. Örneğin halktan alınan vergiler vb. kitapta anlatıldığı gibi Abu Talip Kuttubayev’e adaletsiz davranılmıştır. Onu dinlemeden, sorgulamadan tutuklamışlardır. Üllmezide de böyle olaylar yaşanmaktadır. Bunun için herkesin adaletli olup haklı ile haksızın ayırt edilmesi gerekir. Adaletli olmak kimseye üstünlük tanımadan eşit haklara sahip olmasıdır. Ülkemizde malasef ki adalet bazen olamıyor çünkü gerek mahkemelerin gerek üst düzey insanlar herkes için aynı şekilde adaletli davranmıyor. Buda her zaman adaletin olup ona sığınmamızı engelliyor. Çünkü insanlar böyle olayları görüp duyunca adalete güvenmiyorlar. Kitapdan farklı bir örnekte Yedigeyin anlattığı eski zamanlarda Juan Juanlar denilen çok gaddar bir millet yaşarmış ve tuttuğu esirleri saçlarını kesip deve derisi yapıştırmışlardır. O masum insanlardan bazıları acı cekerek ölür bazıları ise “mankurt” yani hiçbişey hatırlamayıp köle olarak kullanıyorlardı. Bu da eski çağlarda adalet olmayıp insanların ne hallere düştüğünü anlatmaktadır. Asıl kitapta verilmek istenen mesaj zaten mankurt olmaktan kurtulalımdır. Geçmişimizi geleceğimizi düşünerek adaletli ve uygun davranmalıyız.





METE AK

ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR
Bir olayda başarısız olsak bile pes etmemeliyiz.Buna karşı tecrübe edinmeliyiz ki bundan sonra bu olayda başarısız olmıyalım.Aslında bu olaya hatalarından ders çıkarmada diyebiliriz çünkü bir insan hatalarından ders çıkarırsa gelişir olgunla-şır ve geleceğe bu sonuçlarla bakar.Aslında her hata bizim için bir fırsattır.O hataların hepsi bizi geliştirir olgunlaştırır ve bizi daha tecrübe sahibi bir insan yapar.Her zaman hatalar olgunlaştırmaz bir olayı yaşadıktan sonra o olaya karşı tecrübe edinmiş oluruz.Kitapta ise yazarın bacağıyla ilgili sorunu vardır.İlk başlarda bu sorunu ciddiye almaz hatta hem doktorun söylediği egzersizleri yapmaz hemde baston kullanmaz.Bir gün uyurken ayağında ansızın bir sancı olur ve annesine ayağıyla ilgili durumu söyler.Doktor ona ayağına çok yüklendiğini ve söylenen egzersizleri yapmadığını söyler ve ayağının kesilmesini uygun görür.Bunu öğrenen yazar ve annesi başka bir doktora giderler.Doktor 9.Hariciye Koğuşunda bakılması şartıyla ayağının kesilme durumunun ortadan kalkabileceğini söyler.Bu arada da Nüzhet’in Doktor Ragıpla evlenme durumu bulunmaktadır.Yazar 3 ay 9.Hariciye Koğuşunda kaldıktan sonra bir ameliyat geçirerek taburcu olur.Yani Nüzhet’e olan sevgisi kendi acısını unutturmuş ve onu güçlendirmiştir.




NAFİ KEREM UĞUR
                                     

ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR
Bir olayı yaşadıktan sonra ona karşı tecrübe edinmek. Karakterin, kitapta bacağıyla ilgili bir sorunu vardır. Yazar, bacağıyla ilgili olan sorununu ciddiye almaz günler geçtikçe baston kullanmaya başlar annesi onu doktora götürür ama durum ciddileşir ve yazarı fakülteye götürürler. Üç ay boyunca hastanede yatması gerekir aksi halde bacağı kesilecektir. Yazar üç ay boyunca hastanede yatar. Dokuzuncu hariciye koğuşunda yatar. Orası ona hapisane gibi gelir ama 3 ay sonra çıkarılır. Bu olaydan öldürmeyen acı güçlendirir lafını çıkarabiliriz. Bir olayda başarısız olsak bile pes etmemeliyiz. Buna karşı tecrübe edinmeliyizki bundan sonra ona karşı yenilmeyelim. Aslında buna hatalarından ders çıkarmakta denebilir çünkü bir insan hatalarından ders çıkararak gelişir ve geleceğe bu sonuçlarla bakar aslında her hata bizim için bir fırsattır. O hataların tümü bizi geliştirir ve hayatta daha tecrübeli bir insan yapar. Mesela kitapta yazar doktorların dediğine kulak asmıyor ama bacağının kesileceğini öğrenince hastaneye yatmak zorunda kalıyor fakat ayağı iyileşiyor ancak sevdiği kız yani Nüzhet, Doktor Ragıpla evleniyor yani bundan çıkarılacak sonuç, eğer yazar doktorun tavsiyesine uysa ve daha erken müdahale etseydi belkide Nüzhet , Doktor Ragıpla evlenmezdi ve Yazarın hem bacağı iyileşir hemde Nüzhet ile nişanlanabilirdi. Amerikalıların bir sözü vardır:

What doesn’t kill you makes you stronger.




ÖMER DURAK

 İstisnasız herkes adalete güvenmeli ve ondan yararlanmalıdır. Hiç kimseye üstünlük ve ayrıcalık tanınmamalıdır.
Adalet haklıyı haksızdan ayırma ve haklıya hakkını haksıza da gereken cezayı verme ilkesidir. Toplumları ayakta tutan insanlara gerçek huzuru ve güveni sağlayan, fert aile toplum ve devlet hayatının nizamını temin eden temel unsurların başında adalet gelmektedir. Bu mekanizmayı işletmede cinsiyet, Kültür, bilgi, makam, kuvvetli, zayıf, zengin, fakir, soylu, dil, din, farkı gözetmeden herkes İslam’a göre aynı kategoriye dâhildir. Zira İslam, insanları bir tarağın dişleri gibi birbirlerine eşit görür. Kuran’ı kerim de adalet ilkesine önemle vurgu yaparak emrolunduğu gibi dosdoğru ol der. Eşitlik, belirli bir toplum veya yalıtılmış bir grup içerisindeki tüm insanların belli açılardan aynı statüye sahip olmaları durumudur. Toplumsal eşitlik, yasalar önünde
eşit haklar (güvenlik, oy kullanma hakkı, konuşma ve toplanma özürlüğü, hakkı gibi) ve toplumsal mal ve hizmetlere eşit seviyede erişmeyi içerir. Aynı zamanda ekonomik eşitlik kavramlarını da içerir; yani eğitim,sağlık ve diğer toplumsal güvenliklere erişimi gibi. Bununla beraber eşit fırsatlar ve yükümlülükleri de içerir, Böylece toplumun bütününü kapsar.
Toplumsal eşitlik, yasal olarak zorunlu
sosyal sınıfların veya kast sınırlarının olmamasını ve kişinin kimliğinin devredilemez bir parçasından doğan ayrımcılığın olmamasını gerektirir. Örneğin; cins, cinsiyet, ırk, yaş, cinsel yönelim, köken, kast veya sınıf, gelir veya mülk, dil, din, mahkûmiyet, görüş, sağlık veya engellilik yasalar önünde eşit olmayan muameleye gerekçe olamaz ve haksız bir şekilde fırsatları azaltılmamalıdır.





SERDAR ÖZCAN


                Öldürmeyen Acı Güçlendirir

 Bir olay aşırı derecede size zarar vermiyorsa sonu öldürebilecek kadar değilse size ders verir. Kısacası bir olayı yaşadıktan sonra olaya karşı tecrübe edinmektir, bu olay bir daha karşınıza çıkarsa ona karşı bir savunmanız olur. Bu konuya kitapta söyle örnek vermişler. Karakterin bacağında bir problemi vardır ve bu olayı pek umursamaz. Fakat günler geçtikçe bu problem büyük sorunlar doğurur ve baston kullanmaya başlar. Annesi bu durumun daha da kötüye gideceğini anlayarak onu doktora götürmüştür . Doktorda fakülteye götürtmüştür(Dokuzuncu Hariciye Koğuşu) burada 3 ay yatması gerek eğer fakültede yatmazsa bacağı kesilecektir. 3 ay yatıp çıkmıştır ve bacağının kesilmesinden kurtulmuştur. Bu olaydan öldürmeyen acı güçlendirir lafını çıkarırız. Buna karşı tecrübe edinmeliyiz ki bundan sonra ona karşı yenilmeyelim. Bu olaya kısacası hatalarımızdan ders çıkarmak da diyebiliriz. Başımıza kötü bir olay geldiğinde ve o olayı atlattığımızda oh buda geçti dememeliyiz o olaydan ders çıkartalım ki bir daha o olay başımıza geldiğinde atlatabilelim. Mesela kitapta yazar doktorların dediğine kulak asmıyor ama bacağının kesileceğini öğrenince hastaneye yatmak zorunda kalıyor ve ayağı iyileşiyor. Ancak sevdiği kız yani Nüzhet, Doktor Ragıpla evleniyor yani bundan çıkarılacak sonuç, eğer yazar doktorun tavsiyesine uysa ve daha erken müdahale etseydi belki de Nüzhet, Doktor Ragıpla evlenmezdi.





TURAN AYAR


 Gün Olur Asra Bedel

Konu: İstisnasız herkes adelete güvenmeli ve ondan yararlanmalıdır. Hiç kimseye üstünlük ve ayrıcalık tanınmamalıdır
Adalet kavramı bence herkese eşit ve dürüst davranmaktır. Adalet kavramında tarafsızlık baş İlkerlerden biridir ve günümüzde bu kavram yavaş yavaş geçerliliğini yitirmekle beraber tutucu bir tavır sergilemektedir. Günümüzden bir örnek vermek isterim arkadaşımın babası adana tuğ generaldi ve bilindiği üzere adana da tır durdurulmuştu ve arkadaşımın babası da bu emri veren kişiydi ve sonucunda Ankara’ya zorunlu tayinleri çıktı ve şu anda Ankara da yaşamaktalar ve yakınlarda da arkadaşımın babasının mahkemesi olucakmış ve bu yargılanma süreci çok adaletsiz vfe çok tarafçı bir yargılamadır ama maalesef ki yapacak bir şey yok.
Kitaba dönecek olursak Abutalip Kuttutbayev ve ailesinin uğramış olduğu büyük haksızlık şahsen beni çok etkiledi hiçbir suçu olmadan ölen Abutalip Kuttubayev’in öldürülmesi ve sonucunda gelişen acı dolu yıllar bir hayli üzmüştü beni. Sonra yeni bir yasa ile bu haksızlığı düzeltmek için çabalaması ve Zarife ile çocuklarının nerede ne yaptıklarını öğrenmesi de bir hayli güzel bir olaydı. Kitaptaki bir başka adalatsizlik de mankurtlaştırma olayıdır ve bu olay çok cani bir yaklaşım olarak sayılabilir. Bir insanın hafızasını silmek ve onu sonsuza kadar kölesi yapmak herkesin bildiği üzere çok adaletsiz bir olaydır.



UĞUR TARAMAN

ÖLDÜRMEYEN ACI GÜÇLENDİRİR

 Friedrich Nietzsche ‘ın söylediği (beni öldürmeyen beni güçlu kılar) sözü öldürmeyen acı güçlendirirle eş değerdir.
Öldürmeyen acı güçlendirir sözü doğru bir sözdür. Çünkü ölmemişsek hala yaşıyoruz demektir ve eğer yaşıyorsak hala umut ediyoruz demektir.umut hisederken, insan kendini zayıf hissetse bile içten içe güçlü bulur kendini .çünkü onca acıya ragmen hala hayattadır, hala yaşıyordur. İnsanoğlu gizliden gizliye savaşı sever ve galip çıktıkça da güçlenir ve yeni bilgiler ve tecubeler öğrenir ve bu tecubeler ışığında yeni sorunlarla uğraşır. Kitaptaki hasta genc ( yazar ) paşanın kızı olan nüzheti sevmektedir. ama onunda kendisini sevdiğinden emin değildir. doctor ragıpın nüzheti istediğini duyunca önce üzülür ama nüzhet oralı olmayınca duyduğu şupheye rağmen keyfi yerine gelir o gece yazar henüz uyumadan nüzhet yazarın evine gelir ve uyuyamadığnı bane ederek koyu bir muhabbet açar . yazar duyduğu şeylerden sonra öz güvenini kaybettiği halde nüzheti öper bir kaç gün sonra nüzhette yazarı sevdiğini belirtir ve cinsel yakınlaşmalara girerler. yazar hastalığı dolayısıyla hastanede tedavi altına alınır. Ve ameliyattan sonra doctor yazara yere basamayacagını söyler. Daha sonra nüzhetten gelen kartta paşanın hastalandığını nüzhetinde doctor ragıpla nikahlanacagını öğrenir. Acılar içinde geçen günlerin sonunda hastaneden taburcu edilir ve bunca şeye rağmen pes etmez ve hayata tutunur.yani insan aldığı darbelerden sonra edindiği tecrübelerden dolayı dahada güçlenir .

























































































































MESUT MERT





























































































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder