25 Şubat 2015 Çarşamba

ÜNLÜ YAZAR LEV TOLSTOY VE HAYATI - İlgililerin dikkatini çekebilecek bir konu bulmaya çalıştım ve bunda karar kıldım. Birçok internet sitesinden araştırma yaptım. Elimden geldiğince doğru bilgilere ulaşmaya çalıştım. Umarım severek okursunuz.


İlgililerin dikkatini çekebilecek bir konu bulmaya çalıştım ve bunda karar kıldım. Birçok internet sitesinden araştırma yaptım. Elimden geldiğince doğru bilgilere ulaşmaya çalıştım. Umarım severek okursunuz.



ÜNLÜ YAZAR LEV TOLSTOY VE HAYATI

Lev Tolstoy; 28 Ağustos 1828'de Rusya'nın Tula şehrindeki Yasyana Polyana adlı, içinde yedi yüz köle çalıştırılan kocaman bir konakta dünyaya geldi. Rusya’nın en büyük ve en köklü ailelerinden biri olan Tolstoylar, aynı zamanda en zenginlerinden de idiler. Babası büyük Piyer, Osmanlı elçiliği vazifesinde bulunmuş mühim bir babanın çocuğuydu. Annesi, Bolkonski ailesinden bir prensesti. Tolstoy böyle bir zenginlik içinde hayata gözlerini açtı. Fakat annesini üç yaşında ve her şeyden çok sevdiği babasını dokuz yaşında kaybedince, onu da saran ölüm korkusu küçük yaşta kendisini perişan etti. Bu üzücü olaydan sonra Tolstoy'u akrabaları olan iki kadın büyüttü. İkisi de son derece iyi kalpli, dindar ve candandılar. Onların yanında biraz olsun mutluluğu ve huzuru tatmıştı.

Tolstoy tüm hayatı boyunca hep başkalarını düşünen bir kişi olmuştu. Daha küçücük çocuk iken kendisini birazcık mutlu hissetti mi, hemen mutlu olmayan insanları hatırlar, ağlamaya başlardı. Atının boynuna sarılır, canını acıttığı için ondan özür dilerdi. Bazı hikâyeler uydurur, kendi hikâyelerine kendi ağlardı. Aynı zamanda öğrencilik hayatı boyunca da çok zeki ve çalışkan bir öğrenci olmuştu. Fransızcasını ilerletmeye çalışmış, Voltaire'i ve J.J. Rousseau’yu çok okumuş ve iki yazarın da büyük etkisinde kalmıştı.

Çocukluk devri böyle geçerken, 1843’de Darülfünun’un  Şark Lisanları Fakültesi’ne gidiyordu. Doğu dillerine büyük ilgi duymaktaydı. Bunun için önce Arap ve Türk dilleri bölümünü seçti. Sonra dil bölümünü bırakıp hukukta okumayı kendisine daha uygun buldu. Fakat o artık çocukluk günlerindeki dindar Tolstoy değildi. Henüz 17 yaşındayken kiliseye inanmıyordu. Bunun yanında gönülden inandığı bir şey vardı ki, bu da manevi mükemmelleşmeydi. Kendisini ruhen güzelleştirmek için büyük çaba harcıyordu.

1847’de üniversiteden ayrılıp tekrar baba ocağına, Yasyana Polyana’ya döndü. 1851 senesine kadar orada kaldı. Böylece halkla yakın bir ilişki içine girdi. Fakirlere yardımda bulunmak, iyilik etmek için çalışıyordu. Fakat bu işlerin de kendisini tatmin etmemesi ve aradığı mutluluğu burada da bulamaması onu yeni bir yola girmesine sebep oldu. Bu yol askerlikti. 23 yaşındayken Kafkasya bölgesine gidip orduya girdi. Kafkas Dağları’nda biraz kendisine geldi. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. Bu hikayeler: Sivastopol, Hatıralar, Kazaklar ve İstila idi. Sonra askerliği de bıraktı. Kendi içindeki arayış ve savaşı devam etmekteydi. Bu sırada en sevdiği kardeşi Nikola, kollarında can verdi. Bunun üzerine yok olma duygusu tekrardan sarmış ve inançlarını zayıflatmıştı.

23 Eylül 1862’de Tolstoy artık evlenmişti. Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs 16 yaşında idi. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten on iki çocukları oldu; bu çocuklardan beşi öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı Savaş ve Barış ile Anna Karenina'yı bu dönemde yazdı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. Kroyçer Sonat, Efendi ile Uşak, Karanlıkların Gücü, İman Nedir, İnciler, Kilise ve Devlet, İtiraflarım bu yılların ürünleriydi.

Hayatının son yılında evini ve karısını bırakıp köylüler arasına karışıp kaybolmak için bindiği trende rahatsızlandı. Bir hafta sonra da 20 Kasım 1910 yılında, 82 yaşındayken hayatını kaybetti.

LEV TOLSTOY’UN ESERLERİ

Tolstoy birçok alanda eser vermiştir. Tam anlamıyla hayatını yazmaya adamıştır. Buradaki eserlerin dışında, ölümünden sonra da Tolstoy hakkında eserler verilmiştir.

ROMANLAR

Çocukluk
İlk Gençlik 
Gençlik
Sivastopol Hikayeleri
Kazaklar
Savaş ve Barış
Anna Karenina
Kroyçer Sonat
Diriliş 
Hacı Murat 
Serj Baba

OYUNLAR

Karanlığın Gücü (dram) 
Aydınlanmanın Meyveleri (komedi) 
Ceset (tamamlanmamış dram) 

HİKAYE VE SKEÇLER

Toprak Ağasının Sabahı
Baskın
Ormanın Kesimi
İki Süvari Subayı
Bir Karşılaşma 
Tipi
Üç Ölüm
Aile Saadeti
Caucasus Mahkumu
Holstomer 
İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma
Usta ve Çırak 
Köyde Şarkı Söylemek 
Köyde Dört Gün
Yanlış Kupon
Oyun'dan Sonra 


OTOBİYOGRAFİ

İlk hatıralar
İtiraflarım
Sevginin Talebi (günlüğünden)

EĞİTİM

Popüler Eğitim
Eğitim ve Öğretim Programları ve Danışmanlığın Tanımı
Bir Okuma Kitabı 
Popüler Öğretim
Yeni Bir Okuma Kitabı

DİN VE AHLAK  

Doğmatik Teolojinin Eleştirisi
İncil'in Kısa Bir İzahı
Neye Güveniyorum?
Hayat
Sevgi Tanrısı ve Komşunun Biri
İnsanlar Niçin Sarhoş Olurlar?
Tanrı'nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir
Sebep ve Din
Din ve Erdem
Hıristiyanlık ve Vatanseverlik
Kutsal Kitab'ı Nasıl Okumalıyız?
Kilise'nin Aldatmacası
Öldürmeyeceksin
Dinde Hoşgörü
Din Nedir?
Ortadoks Rahiplerine
Bilgeleri Düşünceleri
Tek İhtiyacımız
Büyük Günah
Adam Öldürme!
Birbirinizi Sevin
Gençliğin Savunması
Tek Emir
Her Gün İçin

SANAT VE EDEBİYAT

Sanat Nedir?
Sanat ve Sanatsal Olmayan
Shakespeare ve Drama
Orloff'un Albümü
Amiel
Guy de Maupassant Hikayelerinin Serbest Çevirileri

HALK İÇİN KISA ÖĞRETİCİ HİKAYE VE MEKTUPLAR

İnsan Neyle Yaşar
Sevgi Nerdeyse Tanrı da Ordadır
İki Yaşlı Adam
İhmal Edilen Bir Ateş Evi Yok Eder
Bir İnsana Fazla Mülkiyet Gerekir mi? 
Tanrı'nın Oğlu
Pişman Günahkâr
Aptal İvan
Boş Davul
Işıkla Birlikte Işıkta Yürümek
Esarheddon 
Üç Soru
Cehenneme Dönüş
Çalışmak, Ölmek ve Hastalanmak 
Bir Dua
Meyveler
Niçin?
İlahiyatçı ve İnsan
Bir Köylüye Bilimsel Bir Mektup

SOSYAL VE SİYASİ DENEMELER




Moskova'nın Nüfus Sayımı
O Halde Ne Yapmalıyız?
Kadınlar
El Emeği
Zihinsel Hareketlilik ve El Emeği
Kültür Şöleni
Bir Devrimci'ye Mektup
Utandır!
Vatanseverlik ve Barış
Liberallere
Bakanlara
Sonun Başlangıcı
Terfi Ettirilmemiş Bir Görevliye Mektup
İki Savaş
Suçlu Kim?
Zamanımızın Köleliği
Vatanseverlik ve Hükümet
Gerçekten Zorunlumu?
Çar'a ve Yardakçılarına 
Çağın Yaklaşan Sonu
Askerlik Hatıraları
Memurluk Hatıraları
İşçi Sınıfına
Politikacılara
Sosyal Reformlara
Pietro Mazzini'ye Mektup 
Kendinizi Hatırlayın
Rus Devrimi
Büyük Bir Adaletsizlik
Rusya'da Sosyal Hareket
Çağın Sonu
Halkın Savunması
Askerlik Hizmeti
Rus Devrimi'nin Anlamı 
Hükümetin, Devrimcilerin ve Halkın Bir Savunması
Sessiz Olamam
Molochnikoff'un Tutuklanmasıyla İlgili
Kaçınılmaz Devrim
Stockholm Barış Konferansı'na Bir Adres


                               



TOLSTOY'UN TECRÜBELERİ ÜZERİNE SÖYLEDİĞİ SÖZLER




Evliliğe kutsallık veren, aşktır.

Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.

Her şey beklemesini bilen kişiye kendiliğinden gelir.

Kadın, erkeği kılıçsız zapteder ve ipsiz bağlar.

Kadın öyle bir konudur ki, onu ne kadar incelersen incele her zaman yepyenidir.

Kadının sakladığı biricik sır, yaşıdır.

Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.

Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.

Müzik duygunun kısaltılmış halidir.

Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur.


Biz hem kurtların doymasını, hem de koyunların sağ kalmasını istiyoruz.

Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar.

Başkaları için kendinizi unutun o zaman sizi de hatırlayacaklardır.

İnsanlar çok değişti; dikkat etmek lazım. Biriyle el sıkıştıktan sonra, beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.

Kıskançlık, insanı alçatan ve küçülten bir duygudur.

Hayat bizi resmen dört işlemle sınar; gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der.

Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.

Ümit, uyanık insanın rüyasıdır.

Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.

Bir yazarın içinde daima iki kişi olmalıdır: Yazar ve eleştirmen.

Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.