15 Ocak 2015 Perşembe

11-H SINIFI EVP YAZILARI

Ata MERTOL

birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.
Felsefede, determinizm karşıtı özgür irade fikrini içerir.Politikada özgürlük, hükümet baskısından bağımsızlıktır.
Çoğunlukla hakların diliyle ifade edilen özgürlükkişinin diğer bireylerin haklarına saygı duyduğu sürece dilediği şekilde davranmasını, kimse tarafından zorla engellenmemesi ya da durdurulmamasını belirtir. Özgürlük üstüne yazılan tarihsel kitaplar arasında John Stuart Mill'in 1859 yılından basılan Özgürlük Üstüneisimli denemesi bulunmaktadır.Mill,Hürriyet Üstüne adlı çalışmasında çoğunluk adı altında, azınlıkta kalan düşüncelerin bastırılmaya çalışılmasından duyduğu kaygıyı dillendirmekte ve mutlak müdahalesizlik anlayışını ortaya koymaktadır.20. yüzyılın filozoflarından Isaiah Berlin İki Özgürlük adlı eserinde özgürlüğün birbirine zıt yorumları olarak iki bakış açısı arasındaki farklılıkları anlatır, bunlar negatif özgürlük ve pozitif özgürlüktür.


Deniz ÖZGÜZEL

                                            AŞK VE GÖSTERİ..

        Aşk bir gösteri midir? Sorusu çok yönlüdür aslında. Kimilerine göre sahnelenen bir gösteriyken kimilerine göre yaşanan destan.
      Aşk insanların içinde yaşadığı sevgi coşkusudur. Gün geçirmek için yaşanılan sevgi parçasının adı aşk değil sadece gösteridir. Çocuklara sorduğumuzda ise aşk kavramı nesneye bürünmüş olabilir. Belki de kimileri çikolataya, oyuncağına, öğretmenine veya içlerinde büyüttükleri kişilere aşık. Anlatmak istediğim aşk herkes için görecelidir.  Aşk sözcüğü, kısa olduğu kadar acı ve mutluluk veren bir sözcüktür. Bu kadar kısa olupta söylendiği anda, okunduğu anda veya duyulduğu anda insanın dikkatini çekerek, insanın içerisinde birşeyler kıpırdatan bilen başka birşey varmı ?  Bu kadar kısa olupta uğruna ölünen, sizi öldüren, insanı yemekten içmekten kesen veya insanı deli eden bir sözcük var mı ? Eğer aşk kelimesi normal bir sözcük olsaydı, yaşanan gerçeklikleri anlatmasaydı bizi bu kadar ilgilendiren bir şey olur muydu ?  Aşk insana kendini anlama yetkisini verir. Ünlü bir düşünür ve yazar; mario levi derki ; "Aşkın en inandırıcı halleri kendinden geçme halleri galiba. İçinizde, çok derinlerinizde, adını bile koyamadığınız bir şeyler sarsılmaktadır. Hasarları büyük bir deprem... Sarsıntıyı yaşamayı bilenler için tabii, göze alabilenler için...
       Çünkü herkes âşık olma becerisine sahip değildir. İşin içine 'hastalıklı' bir takıntı da karışıyor mu? Birçok insan bunun mümkün olduğunu söylüyor. 


İdil MELEK

Doğa Bir Tapınak Değil İnsanların Çalıştığı Bir Atölyedir
Doğa bir tapınak değildir. Tapınak; ibadethane  veya mabet anlamında yüce bir varlığa tapınılan ve bazı dini ritüellerin gerçekleştirildiği kutsal yapıdan ibarettir.  Oysa doğa  yeryüzü,  gökyüzü, bütün evren ve  etrafımızı sarıp sarmalayan bu güzellik tamamıyla bir bütündür. Biz insanlar doğada yaşamımızı sürdürebilmek için buranın gerçekten bir atölye gibi olduğunu düşünebiliriz. 
Canlılar için yaratılmış doğayı, bu güzelliği görebilmek bunu hissedebilmek muhteşem bir duygudur. Doğa bir tapınak değildir. Eğer doğa bir tapınak olsaydı; hiç kimse çalışmaz sadece ve sadece ibadet eder ve dininin gerektirdiği ibadetlerini ya da ritüellerini gerçekleştirirdi. Fakat insanlar sadece bunu yaparak hayatta kalmasının olanağı olmadığını  da fark edebilirdi. Doğa da her canlı için bir görev vardır. Biz insanlar da doğada yaşayabilmek  ve hayata tutunabilmek için çalışmak zorundayız.
 Eğer burayı bir atölye olarak düşünürsek çalışmak ve kazanmanın birlikte bir bütün olduğunu da fark edebiliriz. Bunun anlam ve önemini kavrayabiliriz. Çalışarak ve kazanarak hayatımızı sürdürebiliriz.  Mesela; eğer  bir tarlamız varsa  bu tarlaya ürün ekeriz ve hasat zamanı geldiğin de ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek kadar ürünü hasat edebiliriz. Yine çalışırız ve yine kazanırız.
 Doğa da hayatımızı sürdürebilmek için tıpkı bir atölye de çalışırcasına  üretmeli, çalışmalı katkıda ve yardımda bulunmalıyız.  Yaşadığımız bu muhteşem doğanın bu uçsuz bucaksız evrenin kıymetini ve güzelliğini bilelim. Çalışalım ve üretelim.

İbrahim CAMGÖZ

 ÖZGÜRLÜK SADECE SİYASİ VE FELSEFİ BİR KAVRAM DEĞİLDİR AYNI ZAMANDA BİR VAROLUŞSAL HAL BİR DUYUŞTUR.

Özgürlük demek her anlamda olan bir kavramdır . İnsanların sadece bir konuda özgür olması beklenemez.
Özgürlük seviyesi yüksek olan ülkeler gelişmiş ülkelerdir tabi ki kurallar çerçevesinde özgürlük deyince akla serbest olma , dokunulmazlık , hür kavramları gelir.

Ülkemizde özgürlük kısıtlıdır . Siyasette bile karşıt taraf düşüncelerini korkudan aktaramayabilir.
Halbuki özgür olsak tarafsızlığımızı daha iyi ortaya koyabiliriz .
özgürlük insanlara doğuştan verilen bir haktır insan bunu zaten hisseder ve yaşar. Özgürlüklerini yitirmiş insan sadece bir köledir .

Mustafa ŞAN

Özgürlük felsefi bir kavram değildir.
Felsefe her konuyu sorgular.Ama özgürlüğün sorgulanacak bir yanı yoktur Her insan kendi ayakları üzerinde durmayı yani özgür olmayı ister.Özgür olan insan özgür düşünür ve yargılar.Felsefeyi de sorgulayabilir.Ama felsefe özgürlüğü sorgulayamaz.Bunun en büyük kanıtı eski düşünürlerin özgürce düşünmesi sonucu felsefeyi çıkartmalarıdır.Dikkat edersek filozofların hiç biri özgürlüğü yargılamamıştır.Sonuçta özgürlük olmazsa felsefe de olmaz.Bunu onlar da fark etmiştir.Dünyada şuan bile birçok kan özgürlük için dökülüyor.felsefede sorgularken karşı gelen bir düşünce kabul edilmez.Ama özgürlüğün böyle bir şansı yoktur.Çünkü her insan özgür olmayı,başkalarından emir almamayı ve kendi kararlarını vermeyi ister.Felsefe bunu sorgulamaz.Neden diye araştırmaz.Bu yüzden özgürlük felsefi bir kavram değildir.


Alara AŞÇI

ÖZGÜRLÜK

Özgürlük öncelikle kişiden kişiye değişen bir kavram olmakla beraber , günümüzde başka taraflara çekilse dahi kimi zaman özgürlüklerimizin kısıtlanmış olduğunu fark ederiz. Bana göre belli kurallar çerçevesinde insanlar istediği şeyleri yapabilmelidir. 
Ne zaman kendimi düşüncelerime bıraksam, gözlerimi kapatıp, kendimi hayallerimde yarattığım dünya da bulurum. Bu dünyada o kadar rahat ve mutluyumdur ki imkanı olsa asla terk etmezdim. Beni en çok üzense, gözlerimi açtığım da tüm bunların saçma bir hayal gücü olduğunu anlamamış olmamdır. Aynı durum düşüncelerim içinde geçerli. Her insanın sevdiği ve uygulamaktan mutluluk duyacağı düşünceleri vardır. Ancak bunları gerçekleştirmeye genellikle gücümüz yetmez. Özgür müyüz ki gerçekleştirebilelim ! Bazen kendime şu soruyu yöneltiyorum : Biz insanlar ne kadar özgürüz ? Ancak kendime verdiğim yanıt her seferinde içimi karanlık bir korkuyla dolduruyor. Nedeni şüphesiz yaşamın bize getirdiği standartlar. Dünya da her canlı gibi sadece tek bir yaşama sahip olan biz insanlar, akıp giden zaman içerisinde silinip gidiyoruz. Yaratılıştan bu yana o kadar çok değişim yaşandı ki, artık bunları fark edemeyecek kadar duyarsız bir hale büründük. Biz insanlarda bu değişime ayak ayak uydurmaktan geri kalmıyoruz tabi. Günümüz insanının başlıca işlevi çalışmak, çalışmak, çalışmak... Çocukluğunuzda düşündüğünüz o hayallere ne oldu ? Gençliğinizde düşündüğünüz mesleği ne kadarınız icra ediyor ? Günümüzün olmazsa olmazı para ! Gelir denilen canavar bazen insanın içindeki en mutlu hayallerini silip süpürüyor. Özgür düşünce ortamı diyoruz. Acaba gerçekten düşünme yetimiz hala yerinde mi bilemiyorum. Toplumun doğruları üzerine kurulmuş bir yaşantımız, irademize engel olan bir cephe adeta. 
     İnsanlar karar alırken ve bu kararın gerektirdiklerini uygularken özgürdür. Bir kişi, başka bir kişinin özgürlüğü üzerinde üstünlük kuramaz ve kimse kimsenin özgürlüğünü engelleyemez. Hiç kimseye boyun eğmeden özgürce yaşamaya çalışmak gerekmektedir. Ayrıca özgürlüğümüze göz koyanlara izin vermemek bunun için mücadele etmek de her insanın temel görevlerinden bir tanesidir.  

Melisa KAMIŞLI

  ÖZGÜRLÜK


   Özgürlük, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. SiyasalÖzgür irade, bireysel özgürlük, adalet, kamu hakları, politik özgürlük, ifade özgürlüğü, ahlaki sorumluluk, özerklik, öz irade kavramlarını karşılayabilen genel bir anlama sahiptir. özgürlük, hükümet baskısından bağımsızlıktır. 

   İnsanlar tam olarak özgürlüğe ulaşamamışlardır. Her ne kadar bireysel özgürlükten bahsedilse de “birey” özgürlüğün küçük bir kısmıdır. Toplum sayesinde var olan ve binlerce yıllık biyolojik bir geçmişe dayanan insanın özgürlük açısından “küçük” etkinlikleri vardır. İnsanlık “özgürlük” kavramıyla demokrasilerde veya aydınlanma sonrası toplumlarda tanışmıştır. Herkes bu kavramı öğrenince özgür olmak istemiştir ancak pek azı özgür olmak için çabalamıştır. Çünkü bireysel kısım toplumdan bağımsız olamaz. Halk özgür olmak istemedikçe onun içinde yoğrulan ve halk tarafından eğitilen birey de özgürlük talep etmez. Özgürlük ancak farklı düşünen bireylerin diğerlerini harekete geçirmesiyle talep edilmiştir. Gittikçe artan bir özgürlük talebi oluşmuş ve nihayetinde tüm insanların bireysel özgürlüğü bir temel hak olmuştur. Kağıt üstünde özgürlük vardır. Belki kendimizi özgür sanıyoruzdur, gerçekten fikir olarak da özgürlüğe aşinayızdır. Ancak Tarih boyunca felsefe yapanlar bunu pek olanak dahilinde görmemiştir .

insanlar kendi beyinlerinde özgürdür ancak toplum da herkesin özgür olması gibi bir durum kesinlikle yoktur.

Selen SAYIS

Öncelikle aşk,bir başka varlığa karşı duyulan derin sevgidir.İki insanın kendileri dışında kimseyi görmemeleri,etrafı toz pembe görmeleri demektir.Asla bakacak olursak aşk dışında,sadece karşı cinse değil herhangi bir şeye bile sevgi duyarken başka konuları,sorumlulularımızı göremiyor olabiliyoruz ya da görmek istemeyip,kaçıyor da olabiliriz.Sevgilerin en en en derininden gireceğim konuya.Aile sevgisi,anne,baba,kardeş...Örneğin kim annesine olan sevgisini insanların gözüne gözüne sokmak ister ki? Ya da neden sırf insanlar onu takdir etsin,kısa süreli olarak yüceltsin diye babasına  aşkla baksın? Bu yalnızca insanın kendini kandırıp,asıl aşkı,heyecanı,masum sevgiyi yaşayacağı anları kaçırmasıdır.Tabiki mutlu olmak,sevmek,sevilmek insanın kendi elindedir.Ama sevilmek için çaba göstermemeli.Neyse o olup öyle sevilip,öyle nefret edilmeli.Zaten insan yeterki kendisi olsun,gerisi gelir.
     Yalnızca insanların güzel görüşlerini duymak için seven,daha doğrusu seviyor gibi görülen insanlar evet gerçekten başarılı oyunculardır diyebilirim.Fakat asıl olan ise kendilerini kandırıyor oluşlarıdır.Böyle insanlar için aşk bir gösteridir.Onlar ise bu gösterinin aktörleri.Sadece aktör...Önemli olan ise o anı dosdoğru,rolsüz,içten geldiği gibi yaşayabilmektir.
    Sonuç olarak,her şeyi gönlümüze göre yaşamalıyız.Çevredekilere bir şeyleri ispatlamak,sergilemek zorunda değiliz.

Aslı GÜNDOĞDU

                                                                ÖZGÜRLÜK ?

Öncelikle özgürlük ne demek ne anlama geliyor  onu bir açıklayalım : Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi isteğine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet demektir. Özgürlük, her konuda özgür olmaktır ister bu siyasi anlamda olsun eğer örneklendirme yaparsak; Seçme seçilme hakkı gibi şeyler bizim bağımsızlığımızı ifade eder. Felsefi anlamında örneklendirirsek; Düşüncelerimizi her türlü yolla dışarı aktarabiliyorsak, kendimizi korkmaksızın ifade edebiliyorsak bu hür olmaktır.  Tabii özgürlüğümüzü iki kavramla  ifade edemeyiz  aslında özgürlük sınırlandırılamaz. Bizim doğduğumuz zamandan ölümümüze kadar ki kısmı kapsar.  Sadece bizim bağımsız olmamız tabii ki yeterli değil, kendimiz de bunun içinde savaşmalıyız. Aslında bağımsız olmamızı biz belirleriz neler yaptığımızla, neler düşündüğümüzle, davranışlarımızla, kararlarımızla…  Mesela kitaptan bir örnek verelim: Dilber doğduğunda ve belirli bir yaşa kadar özgürdü. Onun özgürlüğü bir esirciye düşmesiyle son buldu. Bu konuda dilberin pek fazla yapıcağı bişey yok aslında sadece o değil onun gibi olan tüm kızlar. Sadece yanlış zaman veya yanlış yerde doğduğu için  tüm hürriyeti  elinden alındı. Örnek olarak, nasıl yaşıcağına neler yapıcağına veya fikirlerine gerçekleştirmesine izin yok. Onun adına çalıştığı kişiler buna karar verebilir bu da bir nevi kölelik gibi bişeydir ki günümüzde bile devam ediyor…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder