17 Ocak 2015 Cumartesi

9. SINIFLARIN EVP KAPSAMINDAKİ KOMPOZİSYONLARI



ADEM BULUÇ 


 GÜN OLUR ASRA BEDEL’İN DEĞERLENDİRMESİ

Akıcı bir üsluba sahip olan Aytmatov, olayları adeta bir zincir halkası gibi ardı ardına bağlayarak akan bir su gibi anlatmıştır. Dili son derece sade ve açıktır. Bu nedenle okuyucu, onun eserlerini eline aldığında, kitabın kalınlığına bakmadan, kitabı elinden bırakmak istememektedir. Bir an önce eseri bitirip sonuca ulaşmak istemektedir.Buda kitabın ne kadar etkileyici olduğunu göstermektedir.
Kitaptaki olaylar genelde küçük kasaba hayatını anlatmakta ve karakter’ler çok gerçekçi durmaktadır. Ancak kitapta geçen uzay üssü ile ilgili bölümler romana biraz bilim kurgu havası katmaktadır ve bundan dolayı kitap daha da ilgi çekmektedir.
Kitabın başlığı gün olur asra bedel yerine gün olur ömre bedel olabilirdi bence.Daha farklı başlıklar da olabilirdi.
Bu kitaptaki Yedigey gerçektende karekter olarak çok iyi bir insan.Günümüze boyle insanların olması lazım. 
Gerçekten de kitap çok güzel olmuş.Cengiz Aytmatov’a teşekkür etmek lazım.Bu kitapta insan ders çıkartmalı bence.Çünkü günümüzle hemen hemen aynı ve Dünyamızı nasıl güzelleştirmemiz için bilgiler var.Mesela herkes Yedigey gibi olsa hayatımız sorunsuz geçer.
Aytmatov, romanında ,geçmişin efsaneleriyle geleceğin bilim kurgusunu harmanladığı çok güzel bir teknik uygulamıştır. Kesinlikle okunması gereken, insanı içine çeken hoş bir üslupa sahip aytmatov romanı.
Romanda adı geçen herkesin eşit roman kahramanı olduğu güzel kitap . Bozkırda yaşanan hayat ve uzay istasyonunda gelişen olaylar çok güzel birleştirilmiştir. Bazı yerlerde gözlerin dolmasına sebep olur ve özellikle vefa nedir` in tanımı güzel anlatılmıştır. Ancak yedigey karakterini sorgulamadan da yapamaz insan.
Kesinlikle okunması gereken bir kitap. mankurtlaşmanın hazin hikâyesi... Yüzlerce sene Sovyet zulmünden sonra dinlerini bile unutan bir avuç insancık... Bozkırların özeği sarı özekte geçen sımsıcak bir insan öyküsü...

ARDA COŞKUN 

Cengiz Aytmatov Gün Olur Asra Bedel adlı kitabın da; Eşitlik ,adalete güven ve kimsenin kimseden üstün olmadığını anlatmak istemiştir.Aytmatov eski dönemlerdeki zorlukların daha fazla olduğunu günümüzde ise bu zorlukların kolaylaşmış olduklarını ,akıcı ,sade ve yalın bir dille okuyucuyu yormadan ve sürükleyici bir anlatımla kaleme almıştır.
Cengiz Aytmatov kitabın okuyucu tarafından daha iyi anlasilabilmesi için,kitabın konusuna odaklanmış ve konuya yaklaşımı gayet mükemmel ve anlaşılır.
Aytmatov kitabında olayları birbirine bağlayarak anlatmış.Anlatım dili gayet açık ve sade,buda okuyucunun kitabi elinden bırakmak istememesini sağlamıştır.
Aytmatov hayatın zorluklarına göğüs geren ve kimsenin yaşamak istemediği çorak ve verimsiz arazilerde calisan Kırgız insanın yaşamını anlatırken,Kırgız geleneklerinin yaşam biçimlerini hayat tarzlarini,ve ülkenin coğrafi özelliklerini en güzel bir biçimde anlatmıştır.
Yazar Cengiz Aytmatov mücadelenin ve insanın kendine güveninin ne kadar değerli oldugunu iktidarin baskısının ekonomik ve kültürel yozlaşma yaptırmak istesede ,insanın umudunun ve çabasının ve ADALET isteyen bir insanın mucadelesinin basarilarini gostermistir.
Baskı zulum ve esarete karşı umudun gücünü ve direnenlerin kazanacağını anlatıyor..Romanın kahramanı Yedigey Cangeldin'in cepheden döndükten sonraki yaşamını bütünlük içinde anlatır.Aşklar, efsaneler anlatilirken bence günümüz dünyasini anlatmıştır. Bu günde dünyamızda insanlarımızı çeşitli yalanlarla beyinlerini yıkayarak bir zulüm ve kaos ortamı yaratılmak istenilmektedir.



BARAN RÜZGAR

''Öldürmeyen acı güçlendirir.'' Friedrich Nietzche'nin ünlü sözüdür.Hatta Nazi komutanlarının bu sözü askerlere devamlı söylediği rivayeti de vardır. Bu kitapta da İşlenen konu
budur.Yazarın hayat karşısında karşılaştığı zorluklar ona yılmamayı öğretmiştir.Bu söz çoğu insan tarafından saçma bulunsa da bence çok yerinde bir sözdür.Şüphesiz ki
insanların hayat karşısında karşılaştıkları sorunlar ve zorluklar onları bir nebzede olsa güçlendirmiştir.Ve hayatta daha dayanıklı bir birey olmasını sağlamıştır.Peyami Safa
romanında birinci tekil şahıs anlatım kullanmıştır.Romanın bir diğer özelliği ise ''otobiyografik roman'' olmasıdır.Kitabın konusu :
Yoksul ve dizinden ciddi rahatsız 15 yaşında bir çocuğun kendisinden 4 yaş büyük bir kıza aşık olması ama beraberliğe dönüşemeyen bu aşkın verdiği sıkıntıdan dolayı
dizindeki rahatsızlığın artması romanın konusunu oluşturur.Okuyucu romandaki diğer şahısları ve yaşanan olayları anlatıcı konumundaki hasta çocuğun zihninden kısıtlı
bir bakış açısıyla takip eder.Peyami Safa kitabını zor ama bir o kadar güzel yorumlamış kısıtlı ve net cümleler kurarak kitabı oluşturmuş.Kitabın ana fikri ise:
''Bize söylenen öğütleri düşünmeli ve o öğütleri dikkate alarak hareket etmeliyiz hayallerimizin getirdiği mutluluğa fazla kapılmamalıyız aksi takdirde kaybeden kendimiz oluruz.''
Kitapta bahsi geçen şahıslar ise :
Hasta Çocuk: Dizinde ciddi bir rahatsızlığı olan yoksul ve hayalleri peşinde koşan hayalci birisi
Nuhzet : Oldukça hareketli olan yaşam dolu ve iyi bir insan
Paşa: Nuzhetin babası iyi niyetli yardım sever ve sözünü tutan birisi
Yengesi :Kızının iyiliğini düşünen bir anne
Doktor Ragıp: Bakımlı yakışıklı ve kültürlü bir doktor
Operatör : İnsanlara faydalı olmaya çalışan bir insan
Doktor Mithat: Hasta Çocuğun doktoru
Yazarın İsmi : Peyami Safa
Kitabın İsmi : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu



BERK GELENER
Romanın baş kahramanı olan Yedigey, cepheden döndükten sonra kazak bozkırlarında küçük bir aktarma istasyonunda bir iş bulur. İstasyonda tanık olduğu olaylar, gerçekte bir siyasi rejimin çökmesinin nedenidir.
Yedigey’in çok eski ve yakın arkadaşı olan Kazangap ölür. Onun için bir cenaze töreni düzenlerler. Bu törene Kazangap’ın şehirde oturan oğlu ve kızını da çağırırlar. Kazangap’ın cenazesini mezarına götürürken, Yedigey kendisinin ve milletinin geçmişini, bir bir gözlerinin önünden geçirir. O gün asra bedel bir gün olur. Sevdikleri kişinin cenazesini Naymanların kutsal mezarlığına götürdükleri zaman orada bir uzay üssünün kurulmuş olduğunu görürler ve cenazenin gömülmesine izin vermezler. Öte yandan Rus-Amerikan ortak araştırması sonunda kozmonotlar, uygarlık düzeyi çok yüksek bir gezegen keşfeder. Bu gezegende yaşayanlar dünyalılarla ilişki kurmak isterler. Fakat daha yüksek bir uygarlığı, daha iyi bir yönetimi kendileri için zararlı gören dünyalı yöneticiler bu isteği reddederler.
3. Romanın ana fikri:
Kitabın yazarı anlatımıyla insanları mankurt olmaktan kurtarma mesajını insanlara aktarıyor.
4. Romandaki olayların ve şahısların değerlendirilmesi:
Kitaptaki olaylar küçük bir kasabada geçiyor ve karakterler çok gerçekçidir. Ama kitapta geçen uzay üssü ile ilgili bölümler bence romanı basitleştirmektedir. Kişiler;
Yedigey: Romanın baş kahramanıdır. Savaşmış geleneklerine bağlı önder bir kişiliği vardır.
Ukubala: Kocasını seven artık yaşlılığı iyiden iyiye hisseden yardımsever bir kadındır.
Kazangap: Yedigey’in yakın ve çok eski bir arkadaşıdır. Köye yerleşmesinde ve işi bulmasında büyük katkısı vardır.
Adîlbay: Yedigey’in birlikte çalıştığı arkadaşlarından biridir. Huzurlu bir evi olan iyi niyetli bir kişidir.
Sabitcan: Kazangap’ın oğludur. Küçük yaşlardan itiba­ren Sovyet yatılı okullarında okumuş, değerlere inanmayan, menfaatperest, acımasız, “mankurt” bir kişidir. Kendisini dev­letin üst düzey yöneticilerinden biri gibi gösteren, hayırsız bir evlattır.
Ayzade: Kazangap’ın kızıdır. Sarhoş kocasından sürekli dayak yer.
Ukubala: Yedigey’in sadık ve her derdi onunla payla­şan karışıdır.
5. Roman hakkında şahsi görüşler:
Bir rejimin baskısında yaşamaya çalışan ve kültürel değerlerini kaybetmeye yüz tutmuş bir köyde geleneklerine bağlı bir insanın çabalamasını görüyorum.




BEYZA NUR

Bütün o zor şartlara rağmen hayata tutunmaya çalışan insanlar günümüzde monoton geçmesinden sıkılanlar bence bu kitabi okumalı küçük şeylerle mutlu olabilmenin anlatıldığı bir kitap bence .Cengiz Aytmatov bu kitapla gerçeği yansıtmaya çalışmış. Kitabın en şöhretli bölümü mankurt efsanesi bölümüydü bence.Okumadan önce önyargıyla yaklaşmıştım ama öyle değilmiş gayet anlamlı ve güzel bir kitapmış.Geçmişini ve gelenek Göreneklerini unutanlar bu kitabı okumalarını tavsiye ediyorum.Başta çok sıkıcı geliyordu ama sonradan kitabi anlamaya başladım.Ama kısaca konusu yedigeyin dostuna olan sevgisi ,ailesine olan davranışları , aşkıdır.Çok etkileyici ve anlamlı bir kitaptı.Anlatmak istedikleri bakımından çok iyi bir kitap. Teşekkürler Ayben Hocam.



SİNEM TAŞTAN Okuduğum “Gün olur asra bedel” romanının geçtiği ülkede insanlar arasında çok büyük ayrımlar vardı. Amerika ve Rusya’nın politikaları sonucu insanlar mağdur olmuşlar. İnsanların mezarlarının olduğu yere yani manevi olarak çok önemli bir yere tel çekilip orada bulunan mezarlar ve yakınları yok sayılmıştır ve üzerine şehir yapılması planlanmıştır. Bu geride kalan insanları çaresiz bırakmış ve onları çok üzmüştür. Ana Beyit mezarlığına gömülmeyi vasiyet eden Kazangap’ın isteğini yerine getirmeye çalışan Yedigey ne kadar uğraşsada arkadaşının bu isteğini yerine getirememiştir. Çünkü onlar sıradan bir köyün insanlarıdır. Ayrıcalıklı olmadıkları için de isteklerinin yetkililer için hiçbir önemi yoktur. Ve sonuç olarakta zaten Kazangap’ın isteği yerine gelmez ve onun sadık dostu olan Yedigey de bu uğurda yaşamını yitirir. Romanda “Mankurt” adı verilen ve çok ağır işkencelere uğramış insanlardan bahsediliyor. Bu kişiler insanlık dışı şekilde muamele görüyor. Sonuçta öz annesini bile tanımayacak hale getirilip kölesi olduğu kişiden gelen emirle de annesini öldürüyor. Eğer o ülkede adalet olsaydı ne mankurt denen köleler olur ne de insanların mezarlarının üzerine bir şehir kurulurdu. Tamamen insanların haklarını yok sayan ve arada sınıf ayrımı yapan adaletsiz bir şekilde insanlar yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Eğer bir toplumda tüm insanlar adalete inanır ve bu kurallara göre yaşarlarsa kimse kimseden daha fazla bir kazanım elde edemez eşit ve birbirlerine saygılı bir şekilde yaşarlar. Tıpkı romanda bahsedilen uzaylılar gibi…



DOĞA ÖZTUTAR

Cengiz Aytmatov, bu romanda Sovyet rejimindeki bozulmayı ve çöküşü anlatmaktadır. Yazar bu eserde insanlara 'İnsanları mankurt olmaktan kurtaralım' mesajı veriyor. Bu kitapta yazar amacını belirtiyor. Genel olarak, Cengiz Ayt­matov, mankurt efsanesi ışığında Rusya rejimi sırasında dini­ni, dilini, ailesini unutan bir nesli gözler önüne sermektedir. Yazar romanda sıradan bir yaşamdan, ulusal ve toplumsal sorunlara gönderme yapar. Yedigey yani başkahraman, arkadaşına değer veren, dinini,soyunu, geleneklerini unutmayan ender kişilerden olarak, Kazangap, romanın başında ölen, Yedigey'in uzun yıllardır dostu olarak, Sabitcan Kazangap'ın hayırsız oğlu, Ayzade Kazangap'ın sarhoş kocasından dayak yiyen kızı, Adilbay Yedigeyin birlikte çalıştığı arkadaşlarından ve huzurlu bir evi olan biri, Ukubala ise Yedigey'in karısı olarak tanıtılıyor. Yazarın yorumları mantıklı ve tutarlı. İşlediği konuyu okuyucuya aktarırken uzayla ilgili ve Yedigey'le ilgili olaylara geçerken biraz bulanıklaştırmış. O kısımları biraz daha net ve anlaşılabilir olabilirdi. Yine de kitaptaki olayların sıralamaları ve anlatımları genel olarak güzel. Yazar konuyu anlamamıza yardımcı oldu. Aslında uzaylılar ve başka bir gezegende hayat olması bayağı saçma olmuş. Kitap bize güzel bir mesaj veriyor aslında. Mankurt olmaktan kurtarıyor bizi. Mankurt, geçmişini ve geleneklerini unutanlara deniyor. Bu yüzden kitabı okumalıyız.
YAĞMUR GÖK 

Bu romanda,sıradan bir yaşamdan,ulusal ve toplumsal sorunlara gönderme yapar. Gün Olur Asra Bedel diktatörlüğe karşı eleştirel bir bakış açısı getirir. Sistemin yozlaşmış hali üstü kapalı bir şekilde eleştirilir. Romanda geçen Orman Göğsü gezegeni aslında yazarın yaratmak istediği bir yaşayış biçimidir. Aytmatov,eserde "İnsanları mankurt olmaktan kurtaralım"mesajları vermektedir. Herkes adalete güvenmeli ve ondan yararlanmalıdır,hiç kimseye üstünlük tanınmamalıdır. Adalet,var olmanın temelidir. Yaşayan herkes bağımsız yargıya güvenmelidir. Varlığımızı sürdürmek istiyorsak adalete inanmak zorundayız. Adaletin temeli hak edene hak ettiğini vermektir. Eşitliği sağlamak kolaydır fakat yürütmek zordur. Bana göre eşitlik esasında adalet değildir. Adalet hakkı ve bireyi,eşitlik ise sadece kişiyi korur. Toplumsal eşitlik yani adalet bir şeyi oluşturma sürecine herkesi katabilmek ve sonra da herkesin hak ettiğine göre pay vermektir. Bu hem gerçek eşitlik hem de adalettir. Adalete duyulan güven insanları rahatlatır. Aksi durumda insanlar çıkmaza sürüklenir. Adalete güven azalıyorsa toplumda kopmalar başlar. Unutulmamalıdır ki,adalet bir gün herkese lazım olur. Hukuk kuralları herkese eşit uzaklıkta,objektif olmalıdır. Güvenilmeyen,halk tarından yargılanan adalet,adalet değildir.



ELİF EZGİ BULUT 

Kitapta Ana-Beyit mezarlığın isminin geldiği yerin bir anne ile oğlunun yaşantısıyla ilgilidir.Oğlunun savaşa gitmesiyle başlar.Kadının oğlu savaşa gider ve bir daha geri dönmez.Oradaki köylüler kadının oğlunu o civarda gördüğünü söylerler.Kadın oraya gider,oğlunu bulur ve sarılır.Oğlu tepki vermez.Bunun nedeni ise orada yaşayan toplumun Juan Juanlar adında millete sahip olmasıdır.Orada yapılan işkenceler sonucu oğlunun geçmişi unutmasıdır.Oradaki insanların hayvandan farkı yoktur.Hepsi orada esirdir.Mankurt , köledir.Orada güçlü olanlar güçsüz olanları ezmiştir , insanları adeta köle sınıfına sokmuşlardır.Adaletsizlik fazlasıyla söz konusudur.Suçsuz , masum insanlar kullanılmaktadır.Bu hiç de iç açıcı bir olay değildir.Bu tür olayların benzerlerinede günlük yaşantımızda sıklıkla rastlayabiliriz.Mesela insanlar evlerini geçindirmek için para kazanmak isterler , bir işte çalışmak isterler.Fakat bazı işverenler kendilerini onlardan üstün görerek bu insanlara hayvan muamelesi yapıp köle sınıfına koyarlar.İnsanlar bu durumdan hoşnut değillerdir ama seslerini çıkaramazlar çünkü çalışmaya ve paraya ihtiyaçları vardır ve artık onların esirleridir.Ayrıca hiçbir zaman emeklerinin karşılığını alamazlar.Halbuki adalete güvenip ondan yararlanmsını bilselerdi yaptıklarının karşılığını alır hayvan muamelesi görmezlerdi.
Benim düşüncelerim ise kitap ile ilişkisinde anlatığım doğrultudadır.Yani hiçbir insan diğer insandan üstün , akıllı değildir.En başta insan , insan olduğu için değerli ve önemlidir.Fakat mankurt insanlar en başta adalete güvenip ondan yararlansalardı kimse üzülmezdi.Ayrıca herkes adalet karşısında eşittir.Sonuç ise bunu kimse değiştiremez.



SEVDE ÖZDEMİR

Okuduğum kitapta da anlaşıldığı gibi herkes eşittir . Herkes adalete güvenmeli adaletten yararlanmalıdır . Hiç kimse hiç kimseye üstünlük tanımamalıdır . Cengiz Aytmatov Gün Olur Asra Bedel kitabında bence şuan bize basit ve kolay gibi görünen herhangi bir şeyin aslında eskiden bir o kadar da zor ve önemli olduğunu anlatmaya çalışmış . Yani eski dönemlerde zorluklar çekilirken günümüzde bu zorluklar kolaylaşmış durumda . Cengiz Aytmatov kitabını gayet güzel yorumlamış . Mantıklı ve tutarlı cümleler kurarak kitabı tamamlamış . Bazı yerlerde işlediği konuyu bulanık bir hale getirse de sonucunda açıklığa kavuşturmuş . 
Bence Cengiz Aytmatov konusuna odaklanabilmiş ve yazarın konuya olan yaklaşımı benim kitabı daha iyi anlamama yardımcı oldu . Kitap Cengiz Aytmatov tarafından iyi , anlaşılması kolay ve akıcı bir şekilde yazılmış .
Cengiz Aytmatov , olayları adeta bir zincir halkası gibi ardı ardına bağlayarak anlatmış . Dili son derece sade ve açık . Bu nedenle ben kitabı okurken kitabın kalınlığını göz ardı etmeksizin kitabı elimden bırakmak istemedim . Bir an önce bitirip sonuca ulaşmak istedim . Yazar Gün Olur Asra Bedel kitabında Kırgız geleneklerini , yaşam biçimlerini , coğrafi güzelliklerini en güzel biçimde anlatmış . Uçsuz bucaksız bozkırları yalın , sade bir dille anlatmış . Hayat zorluklarına göğüs geren , kimselerin yaşamak istemediği , çorak , verimsiz arazilerde yaşamaya çalışan insanların yaşam mücadelelerini anlatmakta . Yazarın bu kitabını okurken bir rejimin baskısı altında yaşayan ve kültürel değerlerini kaybetmeye yüz tutmuş bir köyde geleneklerine ve göreneklerine bağlı bir insanın çabalarını gördüm . Adalet isteyen insanların başarılarını gördüm . Kitap esarete karşı bir mücadeleyi anlatmakta .




GİZEM BUSE KAYA
Kitaptada anlatıldığı gibi herkes ve herşey için herşey eşittir. Hiç kimse kimseye farklılık tanımamalıdır. Bütün herkes adelete güvenmelidir.Cengiz Aytmatov kitabında bize basit önemsiz, görünen şeylerin eskiden zor ve önemli olduğunu anlatmak istemiştir. Eskiden imkanlar daha az ve bi o kadar da zor dur. Günümüzdeki insanlara bunları öğretmiştir mesela empati kuranlar olmuştur bunların arasında eski günlerdeki insaların imkansızlığı ve günümüzün ne kadar gelişmiş olması gibi.



KERİMCAN YAZGAN

Kitap sürükleyici, heyecanlıdır ve az bölümlerde de olsa bilgi verici yerler vardır. Kitapta şimdi ki yılları değil de eski yıllar anlatılıyor. Eğer eski zamanlarda yaşanıp şimdi yaşanmayan olaylar merak ediliyorsa bu kitap o okuyucuya hitap etmektedir.
Kitabın baskı kalitesi ve kapak tasarımı : Kitabın kapak tasarımı bence uygundur. Çünkü kitapta bulunan Yedigey ve Kazangap yakın arkadaştır, bu iki arkadaşta Boranlı istasyonun da çalışmaktadır. Baskı kalitesi olarak kitabın sayfaları solgun ve sarıya yakın değil. Bir sayfadan diğer sayfaya geçerken de sayfalar da yırtılma olayı yaşanmamaktadır.
Kitapta karakterlerin ve yan karakterlerin yaptığı yanlışlar : Juan Juanların tutsak edilenleri mankurt ederek hayattan soğutması ve ölen adam Kazangap'ın oğlu Sabitcan'ın babasının cenazesinde saygısızlık davranması ve köylülere bilmişlik taslaması.
Sonuç olarak Cengiz Aytmatov'a ait bu kitap okunamayacak kadar sıkıcı ve kötü değildir. Yani okunabilir tabi bu kişiden kişiye değişir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder