23 Şubat 2016 Salı




Sevgili gençler, sizler için "45 Yaşıma Mektup" kapsamında yazılmış bir yazı paylaşıyorum. Keyifle,okumanızı dilerim. Görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.


9-E GÜL ŞENİZ YÜKSEL

Sevgili 45 Yaşım,

Öncelikle senden, bu mektubu okumadan, mektubu yazdığın günü hatırlamanı istiyorum.Bir kahve al eline ve pencerenin önüne geç, tıpkı o günkü gibi. Şimdi başlayabilirsin okumaya. Yo yo sakın dolmasın gözlerin eskilerden sıcak bir tebessüm yerleştir yüzüne ve öyle oku bu mektubu çünkü bilirim duygusala bağlamayı çok seversin ama şu konuda eminim hala neşe dolu bir kadınsın. Umarım öldürmemişsindir içindeki masum çocuğu. Her zamanki içtenliğiyle saklıyorsundur onu.

Acaba kaç tane anı biriktirdin, yoksa unuttun mu oyunumuzu? Biliyorum kolay kolay unutmazsın. Yine de hatırlatayım sana. Hani kendini çok mutlu hissettiğin anlarda etrafına bakıp o anı unutmamaya sanki video çekermiş gibi beynine kaydetmeye çalışırdın hep. Kesin hatırladın ve o hallerin aklına geldi biliyorum. İçinden ne salakmışım diye geçirme, hala öylesin. Tamam bakma o ölümcül bakışınla sadece şakaydı. Peki ya okuldan eve dönerken yalnız yürüdüğün için uydurduğun oyunu hatırlıyor musun? Önünde yürüyen birini seçiyordun ve eve varana kadar yüzünü görebilirsen şanslı oluyordun, hatırladın mı? Yoksa kırk beş yaşında hala oynuyor musun bu oyunu? Güldürme beni kesin oynuyorsundur.

O cadı ne yapıyor? Evet, kardeşin olan, ondan bahsediyorum. Hala didişiyor musunuz? Yok ya o yaşta da mı yapmayın! Şu anda neredesin? Yurt dışında, turnede falan mı? Seni oyuncu bozuntusu! Küçüklükten beri hayalindi biliyorum, zorla kabul ettirmişsindir kendini konservatuara. Ne yapıp ne edip kazanmışsındır. Mutlusun değil mi, istediğin her ülkeyi geziyorsundur. Tamam babamla yani babanla yağmurda son ses müzik dinleyerek gezmenin yeri ayrı biliyorum ama beni kandırma gezmek çok hoşuna gidiyor değil mi? O hiç merak(!) etmediğin Eiffel Kulesi’ni bile görmüşsündür. Çok kıskandım şu an seni. Bu garip, ben burada mektup yazarken sen gez toz hanımefendi. Neyse içerlemiyorum, belki de bu mektup başlangıcın olacak senin. Ya da bir sır gibi sakladığın kimseye okutmadığın şiir defterin. Senarist olmayı da çok isterdin acaba onu da başardın mı ? Ne kurgular yapardın kafandan be!.. Uçsuz bucaksız hayal gücün, göz yaşların ve bir kalemle kendi dünyanı yaratırdın.
Çocukların da sana çekmiştir umarım. Tabii evde kalmadıysan. Gerçi beklerim senden. “Özgür ruhluyum , özgür ruhluyum!” derken yalnız kalmışsındır, derdim ama çocukları ne kadar çok sevdiğini bilmesem. Kendin gibi bir deliyi bulup evlenmişsindir de. Yoksa kim alsın senin gibi huysuzu. Çocuklarla aran iyi mi peki? Annene yaptığın ergenlik triplerini onlar da yapıyorlardır sana. Benim çocuklarım yapmaz deme, nasıl olsa annelerine çekmişlerdir. Klasik Türk annesi moduna girdin mi yoksa? Yapma ama bu hiç senlik değil terlik falan. Biliyorum öyle olmadığını latife ediyorum canım. Arkadaş gibi takılıyorsundur onlarla, hatta daha çocuksundur onlardan. Büyü artık Şeniz! Tamam bu dediğime bende inanmadım. Sen hep büyüklerle oturmak yerine çocuklarla oynamayı tercih edersin. Kim ne yapsın ki sıkıcı yetişkinleri, ancak dertleriyle boğsunlar birbirlerini. Ama çocuklar öyle mi, hayal güçlerinde kaybolur gidersin renkli dünyalara. Bir bakmışsın bir elinde bebek, konuşturuyorsundur onu. Küçük arkadaşlar derdin onlara hatırlıyor musun? Arkadaş gibi davranırdın,  gerçekten de onların yaşındaymış gibi. Yaşıtın olan  çocuklara geçin şurada uslu uslu oynayın derken sen çocuklarla oynar bir de onları kudurturdun. Enerji içte kalmamalı hem de çocuksan derdin. Hatta kimse ile paylaşmadığın çikolatanı bile paylaşırdın onlarla. Hala yiyorsun değil mi kutu kutu çikolata. Umarım çok kilo almamışsındır. Yüzün değişti mi? Şeklin şemalin? Yine umarım ki kırışık karşıtı kremlere paraları gömmemişsindir. Çünkü sen bilirsin güzellik içten gelir ve her gülücük, bir kırışık karşıtı kremdir. Bu arada biriktiriyor musun hala para? Ne kadar paran olsa da yine yaparsın bilirim. Her zaman kendini sağlama al politikası. Neyse o değil de çocuklarına da öğret zamanı geçmeden bunu. Belki unutmuşsundur diye söyleyeyim dedim. Israr ediyorlar mı onlar da senin gibi bana yeni telefon alın diye? Gerçi o zamanda ne teknolojik ürünler çıkmıştır. Bu kağıt parçasını bile unutmuş olabilirsin ama anlat çocuklarına bu kağıdı gösterip biz bunlara yazardık diye. Çekinme ya okut mektubun tamamını, belki o zaman anlarlar bir zamanlar senin de onlar gibi olduğunu. Gerçi  anlıyorlardır da bu da belgesi olsun işte. En azından bilsinler annelerinin hayallerini. Umarım “başarmış” bir anneyle karşılaşırlar. Bu arada size de bir not bırakıyorum çocuklarım: “Hayallerinizden hiç vazgeçmeyin, geçmişinizi de hiç ezmeyin.” Sizi çok seviyorum… Seni de deli kız! En azından kendini sevmek de güzel. Onlara iyi bak…

                                                                                                           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder