15 Şubat 2016 Pazartesi

AD-SOYAD:GÜL ŞENİZ YÜKSEL
SINIF:9-E
NO:

YALNIZLIK
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
Orhan Veli Kanık
YAZMA KONUSU:Orhan Veli’nin “Yalnızlık “şiirindeki düşüncelerine katılıyor musunuz katılmıyor musunuz? Neden?
Mesele Mühim Azizim
Yalnızlık, evet şu lanet sorun yalnızlık. Herkesin farklı yorumladığı yalnızlık. Kimine göre boş bir sokak , kimine göre mutsuzluk durağı. Peki bana göre;
O kadar çok ki bendeki tanımı hangisinden başlasam bilemedim. Hepimiz bir dönem tanışmışızdır yalnızlıkla ama beni sırtımdan vurdu yalnızlık. Üçüncü sınıfa kadar normaldi hayatım, hatta arkadaşları tarafından çok sevilen bir kızdım. Sınıfın zeki bir o kadar da şirin kızı. Benim kabusum dördüncü sınıfta başlamıştı. Ne mi oldu? Taşındık. Yeni okul ve yeni arkadaşlar. Kulağa ne kadar tatlı geliyor değil mi? Hiç öyle olmadı ama. Sevileceğimi sanırken ilk günden dışlanmıştım. Etrafımdakiler bana öcüymüşüm gibi bakıyorlardı. Arkadaş olmayı denesem de bir türlü kabul ettiremedim kendimi. Prenseslikten zavallı bir köylüye terfi etmiştim resmen. Hayat o zaman gösterdi bana çirkin yüzünü. Eve her geldiğinde beni bu okuldan alın diye ağlayan bir kız çocuğu düşünsenize. İşte o kız bendim. Annem zor sakinleştirirdi. “ Başka okula gitsen yine tanımadığın bir sürü insan olacak, bütün insanlar iyi değildir ki.” derdi. Haklıydı da. O zamana kadar herkesi kendi gibi sanan 9 yaşındaki bir kız çocuğuydum.
   O sene yalnızlık sayesinde çabuk büyümüştüm. Nasıl mı? Mesela siz hiç beden eğitimi dersinde oynayan sınıf arkadaşlarınızı kapı arkasından imrenerek izlediniz mi? Ya da sınıfta tek başınıza ağladığınız, sıralara derdinizi anlattığınız oldu mu? Benim oldu hem de çok oldu. Okula normal çocuklar daha çok arkadaşlarıyla vakit geçirmeye can attıkları için neşeyle giderler. Üçüncü sınıfa kadar bende öyleydim ama sonra okula gitmek benim için işkenceye dönmüştü. Tek arkadaşım kalem ve kağıttı. İnsan yalnızlığını gideremeyince nesnelere sarıyor anlayacağınız. İyi ki de yalnız kalıp bir şeyler yazmışım diyorum şimdi de. Yoksa şiir yazma yeteneğimi nasıl keşfedebilirdim ki? Yalnızlık öyle bir hastalık ki bazen vücudunuzu terk ettiğini sanıyorsunuz ama bir bakıyorsunuz hala orda. Korkutuyor yalnızlık, ağlatıyor, kötü hissettiriyor ama olgunlaştırıyor da. Hayata farklı bakıyorsunuz onun sayesinde aslında. Bir süre sonra ise korkutmuyor yalnızlık, ağlatmıyor ama hep kötü hissettiriyor be. Bir kuyuya itiyor sizi, yardım çığlıklarınızın kimsenin duymadığını sandığınız bir kuyuya. Oysaki etrafı insan kaynayan bir kuyu o. Bazıları taş atar o kuyuya, bazıları ise yardım halatı. Demişlerdir: “Yalnızlık Allah’a mahsustur. “ diye. Aslında doğru bir söz çünkü size yardım halatı uzatan birileri mutlaka vardır kuyunun etrafında.
Sabırlı insan işidir yalnızlık, bazıların ise tercihi. Ne demiş şair: “ Yalnızsan sağlamdır duruşun, yalnız değilsen mutluluk saçar gülüşün.” Herkesin gülüşünün mutluluk saçması dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder