SEVGİLİ ÖĞRENCİLER,
SİZİNLE LİSELER ARASI, MEHMET AKİF ERSOY'A MEKTUP, YARIŞMASINDA OKUL BİRİNCİMİZ OLAN 9/E SINIFINDAN GÜL ŞENİZ YÜKSEL ADLI ÖĞRENCİMİZİN YAZISINI PAYLAŞIYORUM. OKUYUP YORUM YAPARSANIZ SEVİNİRİM.
Sevgili Mehmet Akif,
Herkes senin
İstiklal Marşı’mızın şairi olduğunu, ne kadar koca yürekli bir adam olduğunu
bilir elbet. Bunlardan bahsetmek isterim tabiî ki fakat Mehmet Akif Ersoy
deyince aklıma kardeşimin birinci sınıf yıl
sonu gösterisi geliyor. Neden mi? Anlatayım. O gün gayet neşeli mutlu mesut
gösteri izlemeye gitmiştik. Bütün çocuklar gösterilerini tamamlamış sıra
kardeşimin İstiklal Marşı’nı okumasına gelmişti. Başlar başlamaz gözleri
dolmuştu zaten fakat beşinci altıncı kıtaya geldiği sıralarda kendini tutamayıp
hüngür hüngür ağlamıştı. O eksik dişli minik haliyle tutamamıştı gözyaşlarını.
O zaman anladım senin tahmin ettiğimden çok ama çok daha iyi bir şair olduğunu.
Küçücük bir çocuğa bile o kadar dokunmuştu ki sözlerin. İçindeki vatan
sevgisini ortaya çıkarmıştı. Bu olay üzerine sana olan ilgim ve sevgim kat kat
artmıştı.
Annem bir gün eve
elinde bir kitapla gelmişti. Kitabın ismini pek hatırlamıyorum ama” Küçükken
Zorluk Çekmiş Ünlü Çocuklar” gibi bir şeydi. O kitapta senin hayatına da yer
verilmişti ve ben en çok o bölümü sevmiştim. Fatih’te bir evde oturduğunuzu,
küçükken evinizin yandığını, okula gitmek için kilometrelerce yol yürüdüğünü…
Ama beni en çok etkileyen arkadaşların senin için para toplayıp tramvaya
binmeni istediklerinde onlara ”Ben güreş ile uğraşıyorum antrenman olsun diye
yürüyorum.” Deyip, onlara yalan söylediğin için kendini kötü hissedip güreşe
başlamandı. Kısacası ben dürüstlüğü de senden öğrendim. Sen sadece İstiklal
Marşımızın yazarı değil aynı zamanda benim yoluma ışık tutan insansın.
Hadi dürüst olmayı
koyduk cebe. Peki ya diğer öğrendiklerim? Bir sözün vardı: “ Kim demiş Avrupa
insanı medeni? Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni,eğer medeniyet açıp
saçmaksa bedeni, desenize hayvanlar bizden daha medeni!”Bunu okuduktan sonra
Batıya olan o parlak bakış açıma bir örtü çekip Doğu insanına daha çok saygı
duymaya başlamıştım. Ben edebi de senden öğrendim.
Okumak için o kadar
yol yürüyüşün… Ben okuma sevgisini de senden öğrendim. Herkes bahsedecektir bu
olaydan biliyorum ama İstiklal Marşı Yarışması'nda hakkın olan paraya bile
dokunmadın. Ben az ile yetinmeyi de senden öğrendim, bayrak sevgisini de.
Ankara’da iken
senin evini müze haline getirmişlerdi. Normalde yabancı ülkelerde olsam o ülkenin
çok önemli şairlerinin evi saray yavrusu gibi olurdu bence ama senin evin hem
küçük hem de samimiydi. Ben mütevazılığı da senden öğrendim.
İstiklal Marşı’nı
okuma yazma öğrendikten sonra okudum ve içimde dalgalanan ay yıldızlı bayrağı
hissettim. Ben şairlik ruhunu da senden öğrendim. Bunun yanında sadece şair
değildin sen. Aynı zamanda gazeteci, öğretmen, milletvekili ve veterinerdin.
Bakış açımı genişletmeyi de senden öğrendim. Seninle dalga geçmek için “Siz
baytar mısınız?” dediklerinde “Evet bir yeriniz mi ağrıyor.” Deyişin. Ben lafı
doğru yerde söylemeyi ve birazda espritüelliği de senden öğrendim.
Bir sözünde ise “
Aldanma insanların samimiyetine! Menfaatleri gelir her şeyden önce… Vaat
etmeseydi Allah cenneti; O’na bile etmezlerdi secde.”Demiştin. Burada ise insanoğlunun
bencil olduğunu ve herkese güvenmemem gerektiğini de öğrettin.
Daha birçok şey var
bana öğrettiğin. O kadar saygı duyuyorum ki sana sefalet içinde zenginlikti
kişiliğin. Bekli de İstiklal Marşı’nı yazdığında alsaydın o parayı, bu kadar
dikkat çeken ve ilgi odağı olan bir şairimiz de olamayacaktın. Sen dinin ile
şerefin ile yaşamayı seçtin bu topraklarda. Biz yeni nesil ise bunlardan
bihaber yaşıyoruz. Herkes Batılılaşmış. Ne edep kalmış ne terbiye. Ne sevgi var
ne saygı bu devirde. Herkes neye inanacağını şaşırmış. Ama sakın merak etme
öğrettin bana bir şeyler de ve unutma ben de senin öğrettiklerini öğreteceğim
bu nesle.
ADI VE SOYADI: GÜL ŞENİZ
YÜKSEL